Müteşâbih

Müteşâbih insanın doğrudan doğruya ayırt etmeye yol bulama­dığı şeye denir. İki şeyin birbirine karşılıklı ve eşit olarak benzeme­lerine teşâbüh, benzeyenlerden her birine de müteşâbih denir ki, insan zihni, onları birbirinden ayırd etmekte zorlanır. Teşbih ve müşabehet, tabirle­rinde bir taraf eksik ve ikinci dere­cede, diğer taraf da tam ve esas olur. Teşâbühte ise her iki taraf ay­nı kuvvette ve eşit benzerlikte olur. Benzer yönleri ayrıntıları or­tadan kaldırır da birbirinden seçil­mez olur. (Bakara: 2/70, 118, 125) gibi. Demek ki teşâbüh seçilememeye sebep olan bir benzerliktir. Seçilememek bunun gerektirdiği bir manadır. Müteşâbih, kapalı ve müşkül demek gibidir. Bu şekilde söylemek, var ile yok arasında eşit ihtimal bulunduğu durumlar için de geçerlidir. Kur'ân ayetlerinin muhkemliği ve müteşâbihliği konusu, sırf kelimeleri, dokusu, güzelliği, ma­naları ve ahkâmı açısından çeşitli yönleriyle ele alınabilir. Ayetleri­nin fasılları, uyumları ve daha başka birbirine benzer tekrarları ve edebî sanatları açısından teşâbüh ve sıralama muhkemliğe en­gel değildir. Belki de muhkemdir. "Uhkimet âyâtuhu" ifadesi ile "kitaben müteşâbihen" ifadesi birbirinin zıddı değil, belki birbi­rinin açıklamasıdır. Ancak ayet içindeki delaleti itibariyle, muhkem ile müteşâbih, zıt ve karşıt anlamdadırlar. Şüphe yok ki manasını katiyetle bildiren muhkem, bildirmeyen gayri muhkemdir. Al-i İmran: 3/7 ayetinde ise muhkem ve müteşâbih karşıt ola­rak zikredildiği gibi, so asında te'vil karinesi de manaya aittir. Tefsir Usûlü ilminde de muhkem ve müteşâbih böyle ele alınmıştır. Bir sözün esas anlamı, lafzının sigasından değil de başka arı­zî bir sebeple gizli tutulmuş bulu­nursa hafî, manasını herkesin kavrayamayacağı ve edebî istiare bulunması gibi bir sebep nedeniy­le bir gizlilik ve derin düşünmeyi gerektiren bir yönü varsa, müşkül lafzın siğasının çeşitli manalara eşit olarak gelme ihtimali olur da manalarından hiçbirini tercih et­meye delil bulunmazsa, ancak açıklayıcı bir ekle onun so adan açıklanması umuluyorsa mücmel, gerçekten murad edilen manayı anlamak ümidi ve ihtimali kesil­miş olursa o da katıksız müteşâ­bih olur. Kur'ân'ın müteşâbih ayetle­rinden birçoğu böyle çok manalı olduğundan dolayı parıltılı bir beyan içinde gözleri kamaştırır. Birçoğu da bir muhkem mana et­rafında onunla birleşerek çeşitli mertebelere ve değişik işaretlere delalet içerdiğinden, icmal veya işkal veyahut kapalılık ile dikkat çekerler. Böylece muhkem zımmında müteşâbih, müteşâbihin yanında muhkem de bulunur. Bir ayette birçok mana katlarını dere­celendirir ki, zamanı geldikçe an­laşılır. So a edeb, ahlâk ve başka hikmetlerinden dolayı açıkça ifa­de edilmesi mahzurlu olan kinaye ve tariz şeklinde daha belağatlı ve daha etkili olan kapalı anlatımlar da vardır. Müteşabihât için şu taksimat da vardır: Lafız yönünden müteşâbih Mana yönünden müteşâbih, Her iki yönden müteşâbih gi­bi.


16.02.2009 tarihinden beri 2630 defa okundu. Son takip: 17.11.2024 - 06:50