Sihr
Cevheri diyor ki: Kaynağı ince ve latif olan herşey sihirdir. Bu kelime aynı zamanda aldatmak mânâsına gelir. "Seharehu: Onu aldattı" demektir.[272] Hadiste de "Öyle açık ifadeler vardır ki büyüleyicidir"[273] şeklinde gelmiştir. Sihr kelimesinin lugattaki aslı, her ne olursa olsun sebebi gizli olan şeydir. Nitekim fecr vaktinin başlangıcına ufuk, aydınlığını meydana getiren çizginin inceliğinden bu vakte seher denilir. Bu anlamda sebebi gizli olan her şeyi bilmek "küfür" olmayacağı açıktır. Fakat şer'î gelenekte sihir yalnızca bu değildir. Şer'î gelenekte sihir, sebebi gizli olmakla birlikte hakikata aykırı olarak tahayyül edilen, yıldızcılık, şarlatanlık, hilekârlık gibi herhangi bir şey demektir. Sihir denildiği zaman bu anlaşılır. Çünkü burada esrarengiz bir şekilde, hakkı batıl batılı hak, hakikati hayal, hayali hakikat söz konusudur. Nitekim "insanların gözlerini sihirledikleri"[274] ve "sihirleri sayesinde ipleri ve sopaları onun hayalini büyüledi. Çünkü onlar gerçekten yürüyor gibiydi." [275] buyurulmaktadır. Bununla birlikte "sihr" kelimesinin olumlu anlamda da kullanıldığı da söz konusudur. "İnne mine'l beyani le sihran" ifadesinde olduğu gibi. Buna "helal sihir" de denilir. Demek ki, esrarengizlik, sebebi gizli olmak, incelik, dış görünüşüyle çekicilik ve kötü maksat sihrin mahiyetini oluşturur. Öncelikle sihir olağanüstü bir şey değildir. Yani değişik yürürlükteki sebeplere aykırı olarak bizzat ilahî irade ile ortaya çıkan bir şey değildir. Kendi özel sebebi vardır. Şu kadar ki, o sebep herkes tarafından bilinmediğinden olağanüstü bir şey gibi algılanmaktadır. Bunun içindir ki, sebebi herkes tarafından bilinmeyen bir hakikat dahi insanlığı (alemi) iğfal/aldatmak için kullanıldığında da sihir olur. Bu sebebin teorik bir izahının olması da önemli değildir. Az çok taklidi bir halde yapılması yeterlidir. Var oluş sebebi ilmen izah edilemeyen, yürürlükte olan veya olmayan (düzenli veya düzensiz) birtakım garip olaylar/buluşlarla aldatılmaya çalışıldığı zaman sihir yapılmış sayılır. Bu nedenle, imansızlık, ahlâksızlık sihrin köküdür. Sihirbazlar, ilimden, sanayiden, edebiyattan, felsefeden ve garip yaratılışlardan yararlanarak bunları suistimal edebilirler. Bu nedenle hakkı örtmek/gizlemek için yazılmış nice felsefe, tarih ve edebiyat görünüşlü kitaplar vardır. Vaktiyle, filozofların, "domuzların boynuna mücevher takmayın" nasihati, bunlardan ilimleri korumak içindir. Fahruddin-i Râzî sihiri sekiz kısma ayırır: 1- Sema ve arz/dünya kuvvetlerinin birleşmesiyle yapılan "tılsım", 2- Evham sahiplerinin ve güçlü kişiliklere sahip kimselerin yaptıkları sihir, 3- Ervah ardiye (cin ve ruh)den yardım isteme yoluyla yapılan sihir, 4- El çabukluğu ile yapılan sihir, 5- Sanayi aletlerinden/teknolojiden (hiyeli sanayi) yararlanılarak yapılan sihir, 6- Kimyasal maddelerin bazı özelliklerinden yararlanılarak yapılan sihir, 7- Kalpleri etkileyerek yapılan sihir, 8- Nemmamlık, gammazlık gibi el altından yürütülen fitne ve kandırmaca ile vasıtalı veya vasıtasız açık tahrikle yapılan sihirdir. [276]
16.02.2009 tarihinden beri 2898 defa okundu. Son takip: 17.11.2024 - 07:39