Sülale

Sülâle kelimesi, "seli" mastarından türetilmiştir. Seli, bir şeyi bir şeyden, yumuşaklık ve uygunlukla sıyırıp çıkarmak de­mektir. Kılıcı, kınından sıyırıp çı­karmaya "sell-i seyf" denilir. "Fuale" veznindeki fiiller, türedikleri fiile göre bazan gaye olurlar. "Hü­lâsa" gibi "sülâle" de bu türden­dir. Bazan da olmazlar, "kulama", "kun'ase" gibi. Keşşaf’a göre bu vezin azlık ile ilgilidir. Türkçe'de bu veznin karşılığı "ıntı", "untu" ekleriyle yapılan kelimelerdir ki, kuruntu, kırıntı, süzüntü, süprüntü gibi. "Seli" fiilini bir kelime ile ifa­de edemediğimizden, "sülâle" ke­limesini tercüme edemedik. Bir şeyin sülâlesi, o şeyden sıyrılıp çı­karılan bir sonuç demektir. Evlat ve soya da sülâle denilmesi bu mana ile ilgilidir. Sülâle aslın de­ğil, ondan çıkarılan özetin ismi­dir.


16.02.2009 tarihinden beri 2726 defa okundu. Son takip: 22.11.2024 - 09:49