a2
a2- Yemin Sözleri
a2a- Allah’ın
Yemin Ettiği Sözler
(Resûlüm!) Hayatın hakkı için onlar,
sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı. (Hicr: 15/72)
Rabbin hakkı için, mutlaka onların hepsini
yaptıklarından dolayı sorguya çekeceğiz. (Hicr: 15/92-93)
Allah'a andolsun, senden önceki ümmetlere de
(peygamberler) göndermişizdir. Fakat şeytan onlara işlerini süslü gösterdi de
(iman etmediler). İşte o, bugün onların velisidir. Ve onlar için elem verici bir
azap vardır. (Nahl: 16/63)
Hikmet dolu Kur'an hakkı için, (Yasin: 36/2)
Saf saf dizilmişlere, toplayıp sürenlere, zikir
okuyanlara yemin ederim ki, İlâhınız birdir. (Saffat: 1-4)
Doğrusu -ki ben hep doğruyu söylerim- mutlaka
sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım! buyurdu. (Sad: 38/84-85)
Apaçık olan Kitab'a andolsun ki, biz onu (Kur'an'ı)
mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır. (Duhan: 44/2-3)
Tozdurup savuranlara, yükünü yüklenenlere,
kolayca süzülenlere, işi ayıranlara andolsun ki, size vadedilen, kesinlikle
doğrudur ve ceza mutlaka vuku bulacaktır. (Zariyat: 51/1-6)
İçinde yörüngeleri olan göğe andolsun ki siz
çelişkili sözler söylüyorsunuz. Ondan (Kur'an'dan veya imandan) dönen döndürülür
(engellenmez). (Zariyat: 51/7-9)
Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki bu vaat,
sizin konuşmanız gibi kesin ve gerçektir. (Zariyat: 51/23)
Tûr'a, yayılmış ince deri üzerine satır satır
yazılmış Kitab'a, Beyt-i Ma'mûr'a, yükseltilmiş tavana, dolu denize andolsun ki,
Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır. Ona engel olacak hiçbir şey yoktur.
(Tur: 52/1-8)
Hayır! Yıldızların yerlerine yemin ederim ki,
(Vakıa: 56/75)
Nûn. Kaleme ve (kalem tutanların) yazdıklarına
andolsun ki (Resûlüm), sen -Rabbinin nimeti sayesinde- mecnun değilsin. (Kalem:
68/1-2)
Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine
yemin ederim ki, (Hakka: 69/38-39)
Şu halde (işin gerçeği) öyle (umdukları gibi)
değil! Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, şüphesiz onların yerine
daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter ve kimse bizim önümüze geçemez. (Mearic:
70/40-41)
Dönüp gitmekte olan geceye, (Müddessir: 74/33)
Ağarmakta olan sabaha andolsun ki, (Müddessir:
74/34)
Kıyamet gününe yemin ederim. (Kıyamet: 75/1)
Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin
ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz). (Kıyamet: 75/2)
Yemin olsun, (iyiliklerle) birbiri peşinden
gönderilenlere; (Mürselat: 77/1)
Şiddetle eserek (zararlıları) savurup atanlara;
(Mürselat: 77/2)
(Hakikat ve hayırları) yaydıkça yayanlara; (Mürselat:
77/3)
(Hak ile bâtılı) birbirinden iyice ayıranlara; (Mürselat:
77/4)
(Allah'a yönelenleri) arıtmak, (kötüleri)
sakındırmak için öğüt telkin edenlere; (Mürselat: 77/5-6)
Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe
yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun; (Naziat: 79/1-5)
Hayır! Akıp giden, bir kaybolup bir etrafı
aydınlatan yıldızlara andolsun, (Tekvir: 81/15-16)
Kararmaya yüz tuttuğunda geceye andolsun, (Tekvir:
81/17)
Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki, (Tekvir:
81/18)
Hayır! Şafağa, geceye ve onda basan karanlığa,
dolunay olmuş aya yemin ederim ki, halden hale geçersiniz. (İnşikak: 84/16-19)
Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş
olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe
atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar,
müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. (Buruc: 85/1-7)
Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, (nebat
ile) yarılan yere yemin ederim ki Kur'an, (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür. O,
asla bir şaka değildir. Onlar bir tuzak kurarlar, ben de bir tuzak kurarım.
Kafirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz
sana gelecek). (Tarık: 86/11-17)
Bu beldeye -ki sen bu beldedesin-, babaya ve
ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki biz, insanı (yüzyüze geleceği nice)
zorluklar içinde yarattık. (Beled: 90/1-4)
Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi
takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye,
gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım
kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki,
nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan
etmiştir. (Şems: 91/1-10)
İncire, zeytine, Sînâ dağına ve şu emîn beldeye
yemin ederim ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların
aşağısına indirdik. (Tin: 95/1-5)
Harıl harıl koşanlara, (nallarıyla) çakarak
kıvılcım saçanlara, (ansızın) sabah baskını yapanlara, orada tozu dumana
katanlara, derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki
insan, Rabbine karşı pek nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o, mal
sevgisine de aşırı derecede düşkündür. (Adiyat: 100/1-8)
|