f
f- Mü’minlerin
Duası
(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız
senden medet umarız. (Fatiha: 1/5)
Bize doğru yolu göster. (Fatiha: 1/6)
İmrân'ın karısı şöyle demişti: "Rabbim!
Karnımdakini azatlı bir kul olarak sırf sana adadım. Adağımı kabul buyur.
Şüphesiz (niyazımı) hakkıyla işiten ve (niyetimi) bilen sensin." (Al-i İmran:
3/35)
Onu doğurunca, Allah, ne doğurduğunu bilip
dururken: Rabbim! Ben onu kız doğurdum. Oysa erkek, kız gibi değildir. Ona
Meryem adını verdim. Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı
diliyorum, dedi. (Al-i İmran: 3/36)
(Havârîler:) Rabbimiz! İndirdiğine inandık ve
Peygamber'e uyduk. Şimdi bizi (birliğini ve peygamberlerini tasdik eden)
şahitlerden yaz, dediler. (Al-i İmran: 3/53)
Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları
üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı
hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna
yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru! (Al-i İmran:
3/191)
Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme
koyarsan, artık onu rüsvay etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.
(Al-i İmran: 3/192)
Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, "Rabbinize
inanın!" diye imana çağıran bir davetçiyi (Peygamber'i, Kur'an'ı) işittik, hemen
iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu
iyilerle beraber al, ey Rabbimiz! (Al-i İmran: 3/193)
Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla
vadettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz
sen vaadinden caymazsın! (Al-i İmran: 3/194)
Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz!
Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize
katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar
uğrunda savaşmıyorsunuz! (Nisa: 4/75)
Resûle indirileni duydukları zaman, tanış
çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki:
"Rabbimiz! İman ettik, bizi (hakka) şahit olanlarla beraber yaz." (Maide: 5/83)
Onlar da dediler ki: "Allah'a dayandık. Ey
Rabbimiz! Bizi o zalimler topluluğu için deneme konusu kılma! (Yunus: 10/85)
Ve bizi rahmetinle o kafirler topluluğundan
kurtar!'' (Yunus: 10/86)
Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine
kanat ger ve: "Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de
sen onlara (öyle) rahmet et!" diyerek dua et. (İsra: 17/24)
Ve şöyle niyaz et: Rabbim! Gireceğim yere
dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana
tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver. (İsra: 17/80)
De ki: "İster Allah deyin, ister Rahman deyin.
Hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler O'na hastır." Namazında yüksek
sesle okuma; onda sesini fazla da kısma; ikisinin arası bir yol tut. (İsra:
17/110)
"Çocuk edinmeyen, hakimiyette ortağı bulunmayan,
âcizlikten ötürü bir dosta da ihtiyacı olmayan Allah'a hamdederim" de ve tekbir
getirerek O'nun şanını yücelt! (İsra: 17/111)
Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (inşâallah
demedikçe) hiçbir şey için "Bunu yarın yapacağım" deme. Bunu unuttuğun takdirde
Allah'ı an ve: "Umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola
iletir" de. (Kehf: 18/23-24)
Zira kullarımdan bir zümre: Rabbimiz! Biz iman
ettik; öyle ise bizi affet; bize acı! Sen, merhametlilerin en iyisisin,
demişlerdi. (Mü’minun: 23/109)
Ve şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını
üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır. (Furkan:
25/65)
(Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü
aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!
derler. (Furkan: 25/74)
Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız.
Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını çok iyi görendir. (Mü’min:
40/44)
Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye
ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten
kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca
der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın
yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam
ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım. (Ahkaf: 46/15)
"Gerçekten biz bundan önce O'na yalvarıyorduk.
Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur." (Tur: 52/28)
İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin
için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz
sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek
Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke
belirmiştir." Şu kadar var ki, İbrahim babasına: "Andolsun senin için mağfiret
dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm
yetmez" demişti. (O müminler şöyle dediler:) Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana
yöneldik. Dönüş de ancak sanadır. (Mümtahine: 60/4)
Rabbimiz! Bizi, inkar edenler için deneme konusu
kılma, bizi bağışla! Ey Rabbimiz! Yegâne galip ve hikmet sahibi, ancak sensin. (Mümtahine:
60/5)
Allah, inananlara da Firavun'un karısını misal
gösterdi. O: Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun
(kötü) işinden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar! demişti. (Tahrim:
66/11)
De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı
çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin
şerrinden ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden sabahın Rabbine
sığınırım! (Felak: 113/1-5)
De ki: İnsanların kalplerine vesvese sokan,
(insan Allah'ı andığında) pusuya çekilen cin ve insan şeytanının şerrinden
insanların Rabbine, insanların Melikine (mutlak sahip ve hakimine) insanların
İlâhına sığınırım! (Nas: 114/1-6)
|