a25
a25- Allah’tan
Korkmak
Ey İsrailoğulları! Size
verdiğim nimetlerimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de
size vadettiklerimi vereyim. Yalnızca benden korkun. (Bakara: 2/40)
(Evet Resûlüm!) Nereden yola
çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Nerede olursanız
olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarından haksızlık edenler (kuru
inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili
bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun. Böylece size olan
nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız. (Bakara: 2/150)
Hac, bilinen aylardadır. Kim o
aylarda hacca niyet ederse (ihramını giyerse), hac esnasında kadına yaklaşmak,
günah sayılan davranışlara yönelmek, kavga etmek yoktur. Ne hayır işlerseniz
Allah onu bilir. (Ey müminler! Ahiret için) azık edinin. Bilin ki azığın en
hayırlısı takvadır. Ey akıl sahipleri! Benden (emirlerime muhalefetten) sakının.
(Bakara: 2/197)
Şayet (faiz hakkında
söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resûlü tarafından (faizcilere karşı) açılan
savaştan haberiniz olsun. Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir; ne
haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz. (Bakara: 2/279)
Yolculukta olur da, yazacak
kimse bulamazsanız (borca karşılık) alınmış bir rehin de yeterlidir. Birbirinize
bir emanet bırakırsanız, emanet bırakılan kimse emaneti sahibine versin ve (bu
hususta) Rabbi olan Allah'tan korksun. Şahitliği, bildiklerinizi gizlemeyin. Kim
onu gizlerse, bilsin ki onun kalbi günahkârdır. Allah yapmakta olduklarınızı
bilir. (Bakara: 2/283)
Müminler, müminleri bırakıp da
kafirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir
değeri yoktur. Ancak kafirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır.
Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allah'adır.
(Al-i İmran: 3/28)
Herkesin, iyilik olarak
yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde
(insan) isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun.
Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Allah kullarına çok
şefkatlidir. (Al-i İmran: 3/30)
Geriye eli ermez, gücü yetmez
çocuklar bıraktıkları takdirde (halleri ne olur) diye korkacak olanlar
(yetimlere haksızlık etmekten) korkup titresinler; Allah'tan sakınsınlar ve
doğru söz söylesinler. (Nisa: 4/9)
Kendilerine, ''ellerinizi
savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin'', denilen kimseleri görmedin mi?
Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar
gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da
"Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha
bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?" dediler. Onlara de ki: "Dünya
menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl
payı kadar haksızlık edilmez. (Nisa: 4/77)
Leş, kan, domuz eti, Allah'tan
başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş,
yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların
yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar)
üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram
kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kafirler, sizin dininizden (onu yok
etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size
dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak
İslâm'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara
düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve
esirgeyicidir. (Maide: 5/3)
"Andolsun ki sen, öldürmek için
bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben,
âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." (Maide: 5/28)
Biz, içinde doğruya rehberlik
ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik. Kendilerini (Allah'a) vermiş peygamberler
onunla yahudilere hükmederlerdi. Allah'ın Kitab'ını korumaları kendilerinden
istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla
hükmederlerdi). Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi. Şu halde (Ey yahudiler ve
hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi az bir bedel
karşılığında satmayın. Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte
onlar kafirlerin ta kendileridir. (Maide: 5/44)
Ey iman edenler! Allah sizi
ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği bir avlanma ile (onu yasak ederek)
dener ki gizlide (kimsenin görmediği yerde, gerçekten) kendisinden kimin
korktuğu ortaya çıksın. Kim bundan sonra sınırı aşarsa onun için acı bir azap
vardır. (Maide: 5/94)
De ki: Ben, Rabbim'e isyan
edersem gerçekten büyük bir günün (kıyametin) azabından korkarım. (En’am: 6/15)
Islah edilmesinden sonra
yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a korkarak ve (rahmetini) umarak dua
edin. Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır. (A’raf: 7/56)
Pişman olup da kendilerinin
gerçekten sapmış olduklarını görünce dediler ki: Eğer Rabbimiz bize acımaz ve
bizi bağışlamazsa mutlaka ziyana uğrayanlardan olacağız! (A’raf: 7/149)
Kendi kendine, yalvararak ve
ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gafillerden olma. (A’raf:
7/205)
Müminler ancak, Allah anıldığı
zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını
artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir. (Enfal: 8/2)
Hani şeytan onlara yaptıklarını
güzel gösterdi de: Bugün insanlardan size galip gelecek kimse yoktur, şüphesiz
ben de sizin yardımcınızım, dedi. Fakat iki ordu birbirini görünce ardına döndü
ve: Ben sizden uzağım, ben sizin göremediklerinizi (melekleri) görüyorum, ben
Allah'tan korkuyorum; Allah'ın azabı şiddetlidir, dedi. (Enfal: 8/48)
(Ey müminler!) Verdikleri sözü
bozan, Peygamber'i (yurdundan) çıkarmaya kalkışan ve ilk önce size karşı savaşa
başlamış olan bir kavme karşı savaşmayacak mısınız; yoksa onlardan korkuyor
musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden korkmanıza
daha lâyıktır. (Tevbe: 9/13)
Allah'ın mescitlerini ancak
Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve
Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden
olmaları umulanlar bunlardır. (Tevbe: 9/18)
Sizden, sözü gizleyenle onu
açığa vuran, geceleyin gizlenenle gündüzün yürüyen (onun ilminde) eşittir. (Ra’d:
13/10)
O, size korku ve ümit içinde
şimşeği gösteren ve (yağmur dolu) ağır bulutları meydana getirendir. (Ra’d:
13/12)
Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile
tesbih eder. Melekler de O'nun heybetinden dolayı tesbih ederler. Onlar, Allah
hakkında mücadele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini
çarpar. Ve O, azabı pek şiddetli olandır. (Ra’d: 13/13)
Onlar Allah'ın gözetilmesini
emrettiği şeyleri gözeten, Rablerinden sakınan ve kötü hesaptan korkan
kimselerdir. (Ra’d: 13/21)
Ve (ey inananlar!) Onlardan
sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve
tehdidimden sakınan kimselere mahsustur. (İbrahim: 14/14)
Onlar, üstlerindeki Rablerinden
korkarlar ve kendilerine ne emrolunursa onu yaparlar. (Nahl: 16/50)
Allah buyurdu ki: İki tanrı
edinmeyin! O ancak bir Tanrı'dır. O halde yalnız benden korkun! (Nahl: 16/51)
Onların yalvardıkları bu
varlıklar Rablerine -hangisi daha yakın olacak diye- vesile ararlar; O'nun
rahmetini umarlar ve azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı, sakınılacak bir
azaptır. (İsra: 17/57)
Biz, Kur'an'ı sana, güçlük
çekesin diye değil, ancak Allah'tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik. (Taha:
20/2-3)
(O takvâ sahipleri ki) onlar,
görmedikleri halde Rablerine candan saygı gösterirler. Yine onlar, kıyametten
korkan kimselerdir. (Enbiya: 21/49)
Biz onun da duasını kabul ettik
ve ona Yahya'yı verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli
kıldık. Onlar (bütün bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve
korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler.
(Enbiya: 21/90)
Onlar öyle kimseler ki, Allah
anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar ve
kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) harcarlar. (Hacc:
22/35)
Rablerine olan saygıdan dolayı
kötülükten sakınanlar; (Mü’minun: 23/57)
Ve Rablerine dönecekleri için
yapmakta oldukları işleri kalpleri çarparak yapanlar; (Mü’minun: 23/60)
Her kim Allah'a ve Resûlüne
itaat eder, Allah'a saygı duyar ve O'ndan sakınırsa, işte asıl bunlar mutluluğa
erenlerdir. (Nur: 24/52)
Asânı at! Musa (asâyı atıp) onu
yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Kendisine dedik ki):
Ey Musa! Korkma; çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz. (Neml: 27/10)
Ey İnsanlar! Rabbinize karşı
gelmekten sakının. Ne babanın evladı, ne evladın babası nâmına bir şey
ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın
dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi
kandırmasın. (Lokman: 31/33)
Korkuyla ve umutla Rablerine
yalvarmak üzere (ibadet ettikleri için), vücutları yataklardan uzak kalır ve
kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. (Secde: 32/16)
(Resûlüm!) Hani Allah'ın nimet
verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah'tan
kork! diyordun. Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde
gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah'tır. Zeyd, o kadından ilişiğini
kesince biz onu sana nikâhladık ki evlatlıkları, karılarıyla ilişkilerini
kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın.
Allah'ın emri yerine getirilmiştir. (Ahzab: 33/37)
O peygamberler ki Allah'ın
gönderdiği emirleri duyururlar, Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden
korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah (herkese) yeter. (Ahzab: 33/39)
Hiçbir günahkâr başkasının
günahını yüklenmez. Yükü (günahı) ağır gelen kimse onu taşımak için (başkasını)
çağırsa, bu çağırdığı akrabası da olsa, onun yükünden bir şey yüklenmez. Sen
ancak görmeden Rablerinden korkanları ve namazı kılanları uyarabilirsin. Kim
temizlenirse o, kendi menfaatine temizlenmiş olur. Dönüş Allah'adır. (Fatır:
35/18)
Sen ancak zikre (Kur'an'a) uyan
ve görmeden Rahman'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir
mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele. (Yasin: 36/11)
De ki: Rabbime karşı gelirsem,
doğrusu büyük günün azabından korkarım. (Zümer: 39/13)
Onların üstlerinde ateşten
tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var. İşte Allah kullarını bununla
korkutuyor. Ey kullarım! Yalnızca benden korkun. (Zümer: 39/16)
Allah sözün en güzelini,
birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi.
Rablerinden korkanların, bu Kitab'ın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem
bedenleri ve hem de gönülleri Allah'ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitap,
Allah'ın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah
kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz. (Zümer: 39/23)
Müminler ancak kardeştirler.
Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz. (Hucurat:
49/10)
İşte size vadedilen cennet! Ki
o, Allah'a yönelen, emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahman'dan korkan ve
Allah'a yönelmiş bir kalp ile gelen kimselere mahsustur. (Kaf: 50/32-33)
Rabbinin huzurunda durmaktan
korkan kimselere iki cennet vardır. (Rahman: 55/46)
Onların içlerinde size karşı
duydukları korku, Allah'a olan korkularından daha şiddetlidir. Böyledir, çünkü
onlar anlamayan bir topluluktur. (Haşr: 59/13)
Fakat daha görmeden Rablerinden
(azabından) korkanlara gelince, onlar için gerçekten hem bağışlanma hem de büyük
mükâfat vardır. (Mülk: 67/12)
Rablerinin azabından korkanlar,
ki Rablerinin azabına (karşı) emin olunamaz; (Mearic: 70/27-28)
Size ne oluyor ki, Allah'a
büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz? (Nuh: 71/13)
O (cehennem), insanlık için,
sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için büyük uyarıcı
musibetlerden biridir. (Müddessir: 74/35-37)
Rabbinin makamından korkan ve
nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır.
(Naziat: 79/40-41)
Onların Rableri katındaki
mükâfatları, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn
cennetleridir. Allah kendilerinden hoşnut olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut
olmuşlardır. Bu söylenenler hep Rabbinden korkan (O'na saygı gösterenler)
içindir. (Beyyine: 98/8)
|