a35e2
a35e2- İstenmeyen
Şeye Sabredilmesi
Andolsun ki sizi biraz korku ve
açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz.
(Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele! (Bakara: 2/155)
O sabredenler, kendilerine bir
bela geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.
(Bakara: 2/156)
İşte Rablerinden bağışlamalar
ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır. (Bakara: 2/157)
İyilik, yüzlerinizi doğu ve
batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki,
Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın
rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara,
dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir.
Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş
zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır.
Müttakîler ancak onlardır! (Bakara: 2/177)
(Ey müminler!) Yoksa siz,
sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete
gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle
sarsılmışlardı ki, nihayet peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı
ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır. (Bakara: 2/214)
Sana haram ayı, yani onda
savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları)
Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkar etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni
olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de
adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi
dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim,
dininden döner ve kafir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da
ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar.
(Bakara: 2/217)
Andolsun ki, mallarınız ve
canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap
verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder
ve takvâ gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapılacak) işlerin en değerlisidir.
(Al-i İmran: 3/186)
Onlar: Biz zaten Rabbimize
döneceğiz. Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız
için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman
olarak canımızı al, dediler. (A’raf: 7/125-126)
(Onlar) sadece Rablerine
tevekkül ederek sabredenlerdir. (Nahl: 16/42)
Musa: İnşaallah, dedi, sen beni
sabreder bulacaksın. Senin emrine de karşı gelmem. (Kehf: 18/69)
Bunun üzerine Musa, onların
yerine (davarlarını) sulayıverdi. Sonra gölgeye çekildi ve: Rabbim! Doğrusu bana
indirceğin her hayra (lütfuna) muhtacım, dedi. (Kasas: 28/24)
Babasıyla beraber yürüyüp
gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir
düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah
beni sabredenlerden bulursun, dedi. (Saffat: 37/102)
Elbette zorluğun yanında bir
kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır. (İnşirah:
94/5-6)
|