a43
a43- Allah’a
Sığınma
Câlût ve askerleriyle savaşa
tutuştuklarında: Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Bize cesaret ver ki
tutunalım. Kafir kavme karşı bize yardım et, dediler. (Bakara: 2/250)
O zaman içinizden iki bölük
bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. Müminler, yalnız
Allah'a dayanıp güvensinler. (Al-i İmran: 3/122)
Allah düşmanlarınızı sizden
daha iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah
kâfidir. (Nisa: 4/45)
Korkanların içinden Allah'ın
kendilerine lütufta bulunduğu iki kişi şöyle dedi: Onların üzerine kapıdan
girin; oraya bir girdiniz mi artık siz zaferi kazanmışsınızdır. Eğer müminler
iseniz ancak Allah'a güvenin. (Maide: 5/23)
Eğer Allah seni bir zarara
uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır
verirse, (bunu da geri alacak yoktur). Şüphesiz O herşeye kadirdir. (En’am:
6/17)
De ki: Ne dersiniz; size
Allah'ın azabı gelse veya o kıyamet gelip çatıverse size, Allah'tan başkasına mı
yalvarırsınız? Doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım)! (En’am: 6/40)
Bilakis yalnız Allah'a
yalvarırsınız. O da (kaldırılması için) kendisine yalvardığınız belayı dilerse
kaldırır; ve siz ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz. (En’am: 6/41)
Hiç olmazsa, onlara bu şekilde
azabımız geldiği zaman boyun eğselerdi! Fakat kalpleri iyice katılaştı ve şeytan
da onlara yaptıklarını câzip gösterdi. (En’am: 6/43)
Rabbinize yalvara yakara ve
gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez. (A’raf: 7/55)
Onlar: Biz zaten Rabbimize
döneceğiz. Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız
için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman
olarak canımızı al, dediler. (A’raf: 7/125-126)
Pişman olup da kendilerinin
gerçekten sapmış olduklarını görünce dediler ki: Eğer Rabbimiz bize acımaz ve
bizi bağışlamazsa mutlaka ziyana uğrayanlardan olacağız! (A’raf: 7/149)
Musa tayin ettiğimiz vakitte
kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki:
"Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden
birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu
iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın,
dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize
acı! Sen bağışlayanların en iyisisin! (A’raf: 7/155)
Bize, bu dünyada da iyilik yaz
ahirette de. Şüphesiz biz sana döndük." Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu
azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı
verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım. (A’raf: 7/156)
Eğer şeytanın fitlemesi seni
dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. (A’raf: 7/200)
O zaman münafıklarla
kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), "Bunları, dinleri aldatmış"
diyorlardı. Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir,
hikmet sahibidir. (Kendisine güveneni üstün ve galip kılacak O'dur. Yoksa
orduların sayı ve techizat üstünlüğü değildir). (Enfal: 8/49)
De ki: Allah'ın bizim için
yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlâmızdır. Onun için müminler
yalnız Allah'a dayanıp güvensinler. (Tevbe: 9/51)
Eğer onlar Allah ve Resûlünün
kendilerine verdiğine razı olup, "Allah bize yeter, yakında bize Allah da
lütfundan verecek, Resûlü de. Biz yalnız Allah'a rağbet edenleriz" deselerdi
(daha iyi olurdu). (Tevbe: 9/59)
Ve (seferden) geri bırakılan üç
kişinin de (tevbelerini kabul etti). Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar
gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah'tan (O'nun
azabından) yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra
(eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti. Çünkü Allah
tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir. (Tevbe: 9/118)
(Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse
de ki: Allah bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip
dayanırım. O yüce Arş'ın sahibidir. (Tevbe. 9/129)
Sizi karada ve denizde gezdiren
O'dur. Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri tatlı bir
rüzgârla alıp götürdükleri ve (yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman, o
gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder
ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah'a halis
kılarak: "Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız"
diye Allah'a yalvarırlar. (Yunus: 10/22)
"Ben, benim de Rabbim, sizin de
Rabbiniz olan Allah'a dayandım. Çünkü yürüyen hiçbir varlık yoktur ki, O, onun
perçeminden tutmuş olmasın. Şüphesiz Rabbim dosdoğru yoldadır." (Hud: 11/56)
(Lût:) Keşke benim size karşı
(koyacak) bir gücüm olsaydı veya güçlü bir kaleye sığınabilseydim! dedi. (Hud:
11/80)
Göklerin ve yerin gaybı (sırrı)
yalnız Allah'a aittir. Her iş O'na döndürülür. Öyle ise O'na kulluk et ve O'na
dayan! Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir. (Hud: 11/123)
Sonra şöyle dedi: Oğullarım!
(Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah'tan
(gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm Allah'tan başkasının değildir. (Onun
için) ben yalnız O'na dayandım. Tevekkül edenler yalnız O'na dayansınlar.
(Yusuf: 12/67)
(Ya'kub:) Ben sadece gam ve
kederimi Allah'a arzediyorum. Ve ben sizin bilemiyeceğiniz şeyleri Allah
tarafından (vahiy ile) biliyorum, dedi. (Yusuf: 12/86)
(Ey Muhammed!) Böylece seni,
kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik ki, sana
vahyettiğimizi onlara okuyasın. Onlar Rahman'ı inkar ediyorlar. De ki: O benim
Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur. Sadece O'na tevekkül ettim ve dönüş sadece
O'nadır. (Ra’d: 13/30)
Nimet olarak size ulaşan ne
varsa, Allah'tandır. Sonra size bir zarar dokunduğu zaman da yalnız O'na
yalvarırsınız. (Nahl: 16/53)
Rabbinin Kitab'ından sana
vahyedileni oku. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O'ndan başka bir
sığınak da bulamazsın. (Kehf: 18/27)
Sizden de, Allah'ın dışında
taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yalvarıyorum. Umulur ki (senin
için) Rabbime dua etmemle bedbaht (emeği boşa gitmiş) olmam. (Meryem: 19/48)
(Muhammed:) Rabbim! (Onlar
hakkında) adaletinle hükmünü ver. Bizim Rabbimiz Rahman'dır. Sizin
anlattıklarınıza karşı yardımı umulandır, dedi. (Enbiya: 21/112)
(Nuh), Rabbim! dedi, beni
yalanlamalarına karşı bana yardım et! (Mü’minun: 23/26)
Ve de ki: Rabbim! Beni
bereketli bir yere indir. Sen, iskân edenlerin en hayırlısısın. (Mü’minun:
23/29)
Peygamber der ki: Ey Rabbim!
Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler. (Furkan: 25/30)
Ve şöyle derler: Rabbimiz!
Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil,
devamlıdır. (Furkan: 25/65)
Musa şöyle dedi: Rabbim!
Doğrusu, beni yalancılıkla suçlamalarından korkuyorum. (Şuara: 26/12)
Musa: Asla! dedi, Rabbim
şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir. (Şuara: 26/62)
Nuh: Rabbim! dedi, kavmim beni
yalancılıkla suçladı. (Şuara: 26/117)
(Onlar mı hayırlı) yoksa darda
kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren,
sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Ne kadar
da kıt düşünüyorsunuz! (Neml: 27/62)
Musa korka korka, (etrafı)
gözetleyerek oradan çıktı. "Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar" dedi. (Kasas:
28/21)
Medyen'e doğru yöneldiğinde:
Umarım, Rabbim beni doğru yola iletir, dedi. (Kasas: 28/22)
Bunun üzerine Musa, onların
yerine (davarlarını) sulayıverdi. Sonra gölgeye çekildi ve: Rabbim! Doğrusu bana
indirceğin her hayra (lütfuna) muhtacım, dedi. (Kasas: 28/24)
Musa dedi ki: Rabbim! Ben
onlardan birini öldürmüştüm, beni öldürmelerinden korkuyorum. (Kasas: 28/33)
(Lût:) Şu fesatçılar güruhuna
karşı bana yardım eyle Rabbim ! dedi. (Ankebut: 29/30)
İnsanların başına bir sıkıntı
gelince, Rablerine yönelerek O'na yalvarırlar. Sonra Allah, katından onlara bir
rahmet (nimet ve bolluk) tattırınca, bakarsınız ki onlardan bir gurup yine
Rablerine ortak koşuyorlar. (Rum: 30/33)
Allah'a güven. Vekîl olarak
Allah yeter. (Ahzab: 33/3)
İnsanın başına bir sıkıntı
gelince, Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet
verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah'ın yolundan saptırmak için
O'na eşler koşar. (Ey Muhammed!) De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen,
muhakkak cehennem ehlindensin! (Zümer: 39/8)
Kendilerine gelmiş kesin bir
delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe
yok ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden
başka bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın. Kuşkusuz O, işiten ve görendir. (Mü’min:
40/56)
Artık o çetin azabımızı
gördükleri zaman: Allah'a inandık ve O'na ortak koştuğumuz şeyleri inkar ettik,
derler. (Mü’min: 40/84)
Ben, beni taşlamanızdan, benim
ve sizin Rabbiniz olan Allah'a sığındım. (Duhan: 44/20)
O halde Allah'a koşun. Çünkü
ben, size O'nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım. (Zariyat: 51/50)
Bunun üzerine, Rabbine: Ben
yenik düştüm, bana yardım et! diyerek yalvardı. (Kamer: 54/10)
Göklerde ve yerde bulunan
herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir. (Rahman: 55/29)
Kocası hakkında seninle
tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah,
sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir. (Mücadele: 58/1)
Gizli konuşmalar şeytandandır.
Bu, iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan, Allah'ın izni olmadıkça, müminlere
hiçbir zarar veremez. Müminler Allah'a dayanıp güvensinler. (Mücadele: 58/10)
İbrahim'de ve onunla beraber
olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine
demişlerdi ki: "Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi
tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda
sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir." Şu kadar var ki, İbrahim babasına: "Andolsun
senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi
önlemeye gücüm yetmez" demişti. (O müminler şöyle dediler:) Rabbimiz! Ancak sana
dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır. (Mümtahine: 60/4)
Allah; O'ndan başka hiçbir ilâh
yoktur. Müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler. (Teğabun: 64/13)
De ki: (Sizi imana davet
ettiğimiz) O (Allah) çok esirgeyicidir; biz O'na iman etmiş ve sırf O'na güvenip
dayanmışızdır. Siz kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında
öğreneceksiniz! (Mülk: 67/29)
Bunlar, günahları yüzünden suda
boğuldular, ardından da ateşe sokuldular ve o zaman Allah'a karşı yardımcılar da
bulamadılar. (Nuh: 71/25)
De ki: Gerçekten (bana bir
kötülük dilerse) Allah'a karşı beni kimse himaye edemez, O'ndan başka sığınacak
kimse de bulamam. (Cin: 72/22)
O gün insan, "Kaçacak yer
neresi!" diyecektir. (Kıyamet: 75/10)
Hayır, hayır! (Kaçıp) sığınacak
yer yoktur! (Kıyamet: 75/11)
De ki: Yarattığı şeylerin
şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürüp büyü
yapan üfürükçülerin şerrinden ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden
sabahın Rabbine sığınırım! (Felak: 113/1-5)
|