Hz
Hz. Musa’nın
Kavmine Geri Dönmesi
Musa kavmine
oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara: "Beni arkamdan, ne kötü temsil
ettiniz? Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?" dedi. Levhaları bıraktı
ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu (ki Harun ona:) "Annem
oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp güçsüzleştirdi) ve neredeyse beni
öldürmeye giriştiler. Bari sen düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu
zalimler topluluğuyla birlikte kılma (sayma)" dedi. (Araf Suresi,150)
Bunun üzerine
Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü. Dedi ki: "Ey kavmim, Rabbiniz
size güzel bir vaadde bulunmadı mı?
Size
(verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize
kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden
caydınız?" Dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik,
ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik,
onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı." Böylece onlara böğüren bir buzağı
heykeli döküp çıkardı, "işte, sizin ve ilahınız, Musa'nın ilahı budur; fakat
(Musa) unuttu" dediler. Onun kendilerine bir sözle cevap vermediğini ve onlara
bir zarar veya fayda sağlamaya gücü olmadığını görmüyorlar mı? Andolsun, Harun
bundan önce onlara: "Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz
(denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve
emrime itaat edin" demişti. Demişlerdi ki: "Musa bize geri gelinceye kadar ona
(buzağıya) karşı bel büküp önünde eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız." (Musa
da gelince:) "Ey Harun" demişti. "Onların saptıklarını gördüğün zaman seni
(Onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi? Niye bana uymadın, emrime baş mı
kaldırdın?" Dedi ki: "Ey annemin oğlu, sakalımı ve başımı tutup-yolma. Ben,
senin: "israiloğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü önemsemedin" demenden
endişe edip korktum."
(Musa) Dedi ki:
"Ya senin amacın nedir ey Samiri?" Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm,
böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim
hoşa giden (bir şey) gösterdi." Dedi ki: "Haydi çekip git, artık senin hayatta
(hakettiğin ceza: "Bana dokunulmasın") deyip yerinmendir." Ve şüphesiz senin
için kendisinden asla kaçınamayacağın (azab dolu) bir buluşma zamanı vardır.
Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu mutlaka
yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız. Sizin ilahınız yalnızca
Allah'tır ki, O'nun dışında ilah yoktur. O, ilim bakımından her şeyi
kuşatmıştır." (Taha Suresi, 86-98)
(Musa yalvarıp)
Dedi ki: "Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kat. Sen merhamet
edenlerin en merhametli olanısın." Şüphesiz, buzağıyı (tanrı) edinenlere
Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir zillet yetişecektir. işte biz,
'yalan düzüp-uyduranları' böyle cezalandırırız. (Araf Suresi, 151-152)
Musa kabaran
öfkesi (gazabı) yatışınca Levhalar'ı aldı. (Onlardan bir) Nüshasında
"Rablerinden korkanlar için bir hidayet ve bir rahmet vardır" (yazılıydı.) (Araf
Suresi, 154)
|