2d10
2d10-
Peygamberlerin İsmet Sıfatı
Allah hakkında gerçekten
başkasını söylememek benim üzerime borçtur. Size Rabbinizden açık bir delil
getirdim; artık İsrailoğullarını benimle bırak!" (A’raf: 7/105)
Allah seni affetti. Fakat doğru
söyleyenler sana iyice belli olup, sen yalancıları bilinceye kadar onlara niçin
izin verdin? (Tevbe: 9/43)
Evinde bulunduğu kadın, onun
nefsinden murat almak istedi, kapıları iyice kapattı ve "Haydi gel!" dedi. O da
"(Hâşâ), Allah'a sığınırım! Zira kocanız benim velinimetimdir, bana güzel
davrandı. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz!" dedi. (Yusuf: 12/23)
Andolsun ki, kadın ona
meyletti. Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti.
İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi
gösterdik). Şüphesiz o ihlaslı kullarımızdandır. (Yusuf: 12/24)
Eğer seni sebatkâr kılmasaydık,
gerçekten, nerdeyse onlara birazcık meyledecektin. (İsra: 17/74)
(Ey Muhammed!) Biz, senden önce
hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun
dileğine ille de (beşerî arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın
katacağı şeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi âyetlerini (lafız ve mana
bakımından) sağlam olarak yerleştirir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet
sahibidir. (Hac: 22/52)
(Resûlüm!) De ki: Buna karşılık
ben sizden bir ücret istemiyorum. Ve ben olduğundan başka türlü görünenlerden de
değilim. (Sad: 38/86)
(Resûlüm!) Şüphesiz sana da
senden öncekilere de şöyle vahyolunmuştur ki: Andolsun (bilfarz) Allah'a ortak
koşarsan, işlerin mutlaka boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun! (Zümer:
39/65)
Battığı zaman yıldıza andolsun
ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; o, arzusuna göre de
konuşmaz. (Necm: 53/1-3)
O (bildirdikleri) vahyedilenden
başkası değildir. (Necm: 53/4)
Eğer (Peygamber) bize atfen
bazı sözler uydurmuş olsaydı, (Hakka: 69/44)
(Peygamber), âmânın kendisine
gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve geri döndü. (Resûlüm! onun halini) sana kim
bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
(Abese: 80/1-4)
|