2k5b
2k5b- Salih’in
Daveti
Semûd kavmine de kardeşleri
Salih'i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka
tanrınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir. O da, size bir
mucize olarak Allah'ın şu devesidir. Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin,
(içsin); ona kötülük etmeyin; sonra sizi elem verici bir azap yakalar. (A’raf:
7/73)
Düşünün ki, (Allah) Âd
kavminden sonra yerlerine sizi getirdi. Ve yeryüzünde sizi yerleştirdi: Onun
düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler yontuyorsunuz. Artık
Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar olarak karışıklık
çıkarmayın. (A’raf: 7/74)
Kavminin ileri gelenlerinden
büyüklük taslayanlar, içlerinden zayıf görülen inananlara dediler ki: Siz
Salih'in, Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar da Şüphesiz biz
onunla ne gönderilmişse ona inananlarız, dediler. (A’raf: 7/75)
Büyüklük taslayanlar dediler
ki: "Biz de sizin inandığınızı inkar edenleriz." (A’raf: 7/76)
Derken o dişi deveyi ayaklarını
keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: Ey Salih! Eğer sen
gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize getir, dediler. (A’raf:
7/77)
Bunun üzerine onları o
(gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar. (A’raf:
7/78)
Salih o zaman onlardan yüz
çevirdi ve şöyle dedi: Ey kavmim! Andolsun ki ben size Rabbimin vahyettiklerini
tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz. (A’raf:
7/79)
Semûd kavmine de kardeşleri
Salih'i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka
tanrınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı. Ve sizi orada yaşattı. O
halde O'ndan mağfiret isteyin; sonra da O'na tevbe edin. Çünkü Rabbim
(kullarına) çok yakındır, (dualarını) kabul edendir. (Hud: 11/61)
Dediler ki: Ey Salih! Sen
bundan önce içimizde ümit beslenen birisiydin. (Şimdi) babalarımızın
taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun? Doğrusu biz, bizi kendisine
(kulluğa) çağırdığın şeyden ciddi bir şüphe içindeyiz. (Hud: 11/62)
(Salih) dedi ki: Ey kavmim!
Eğer ben Rabbimden (verilen) apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana kendinden
bir rahmet (peygamberlik) vermişse, buna ne dersiniz? Bu durum karşısında O'na
âsi olursam beni Allah'tan (O'nun azabından) kim korur? O zaman siz de bana
ziyan vermekten fazla bir şey yapamazsınız. (Hud: 11/63)
Semûd (kavmi) de peygamberleri
yalancılıkla suçladı. (Şuara: 26/141)
Kardeşleri Salih onlara şöyle
demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? (Şuara: 26/142)
Bilin ki, ben size gönderilmiş
güvenilir bir elçiyim. (Şuara: 26/143)
Artık Allah'a karşı gelmekten
sakının ve bana itaat edin. (Şuara: 26/144)
Buna karşı sizden hiçbir ücret
istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. (Şuara:
26/145)
Siz burada, bahçelerin,
pınarların içinde; ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında güven
içinde bırakılacak mısınız! (Şuara: 26/146-148)
(Böyle sanıp) dağlardan ustaca
evler yontuyorsunuz (oyup yapıyorsunuz). (Şuara: 26/149)
Artık Allah'tan korkun ve bana
itaat edin. (Şuara: 26/150)
Yeryüzünde bozgunculuk yapıp
dirlik düzenlik vermeyen aşırı gidenlerin emrine uymayın. (Şuara: 26/151-152)
Andolsun ki, "Allah'a kulluk
edin!" (demesi için) Semûd kavmine kardeşleri Salih'i gönderdik. Hemen
birbiriyle çekişen iki zümre oluverdiler. (Neml: 27/45)
Salih dedi ki: Ey kavmim!
İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz
mı? Belki size merhamet edilir. (Neml: 27/46)
Şöyle dediler: Senin ve
beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık. Salih: Size çöken uğursuzluk
(sebebi), Allah katında (yazılı) dır. Hayır, siz imtihana çekilen bir
kavimsiniz, dedi. (Neml: 27/47)
|