3
3- Peygamberlerin
Görevleri
3a- Allah’a Davet
3a1-
Peygamberlerin Tevhide Daveti
Vaktiyle biz,
İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın
akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara
güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diye de emretmiştik. Sonunda
azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz. (Bakara: 2/83)
Kendilerine: Allah'ın
indirdiğine iman edin, denilince: Biz sadece bize indirilene (Tevrat'a)
inanırız, derler ve ondan başkasını inkar ederler. Halbuki o Kur'an, kendi
ellerinde bulunan Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gelmiş hak kitaptır. (Ey
Muhammed!) Onlara: Şayet siz gerçekten inanıyor idiyseniz daha önce Allah'ın
peygamberlerini neden öldürüyordunuz? deyiver. (Bakara: 2/91)
Çünkü Rabbi ona: Müslüman ol,
demiş, o da: Âlemlerin Rabbine boyun eğdim, demişti. (Bakara: 2/131)
Bunu İbrahim de kendi
oğullarına vasiyet etti, Ya'kub da: Oğullarım! Allah sizin için bu dini
(İslâm'ı) seçti. O halde sadece müslümanlar olarak ölünüz (dedi). (Bakara:
2/132)
Yoksa Ya'kub'a ölüm geldiği
zaman siz orada mı idiniz? O zaman (Ya'kub) oğullarına: Benden sonra kime kulluk
edeceksiniz? demişti. Onlar: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı
olan tek Allah'a kulluk edeceğiz; biz ancak O'na teslim olmuşuzdur, dediler.
(Bakara: 2/133)
(Yahudiler ve hıristiyanlar
müslümanlara:) Yahudi ya da hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler.
De ki: Hayır! Biz, hanîf olan İbrahim'in dinine uyarız. O, müşriklerden değildi.
(Bakara: 2/135)
"Biz, Allah'a ve bize
indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâta indirilene, Musa ve İsa'ya
verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan
hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk"
deyin. (Bakara: 2/136)
Eğer onlar da sizin inandığınız
gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse mutlaka anlaşmazlık içine
düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir. (Bakara:
2/137)
İnsanlar bir tek ümmet idi.
Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar
arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla
beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap
verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü
dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde
ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola
iletir. (Bakara: 2/213)
Allah, benim de Rabbim, sizin
de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk edin. İşte bu doğru yoldur. (Al-i İmran:
3/51)
İsa, onlardaki inkarcılığı
sezince: Allah yolunda bana yardımcı olacaklar kimlerdir? dedi. Havârîler: Biz,
Allah yolunun yardımcılarıyız; Allah'a inandık, şahit ol ki bizler müslümanlarız,
cevabını verdiler. (Al-i İmran: 3/52)
(Resûlüm!) De ki: Ey ehl-i
kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan
başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da
kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o
zaman: Şahit olun ki biz müslümanlarız! deyiniz. (Al-i İmran: 3/64)
İbrahim, ne yahudi, ne de
hıristiyan idi; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi;
müşriklerden de değildi. (Al-i İmran: 3/67)
İnsanların İbrahim'e en yakın
olanı, ona uyanlar, şu Peygamber (Muhammed) ve (ona) iman edenlerdir. Allah
müminlerin dostudur. (Al-i İmran: 3/68)
Hiçbir insanın, Allah'ın
kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara:
Allah'ı bırakıp bana kul olun! demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle demesi
gerekir): Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe halis kullar
olunuz. (Al-i İmran: 3/79)
Ve size: Melekleri ve
peygamberleri ilâhlar edinin, diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra hiç
size kafirliği emreder mi? (Al-i İmran: 3/80)
Kim, İslâm'dan başka bir din
ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o,
ahirette ziyan edenlerden olacaktır. (Al-i İmran: 3/85)
De ki: Allah doğruyu
söylemiştir. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim'in dinine uyunuz. O,
müşriklerden değildi. (Al-i İmran: 3/95)
Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz,
"Rabbinize inanın!" diye imana çağıran bir davetçiyi (Peygamber'i, Kur'an'ı)
işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi
ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz! (Al-i İmran: 3/193)
İşlerinde doğru olarak kendini
Allah'a veren ve İbrahim'in, Allah'ı bir tanıyan dinine tâbi olan kimseden dince
daha güzel kim vardır? Allah İbrahim'i dost edinmiştir. (Nisa: 4/125)
Andolsun ki "Allah, kesinlikle
Meryem oğlu Mesîh'tir" diyenler kafir olmuşlardır. Halbuki Mesîh "Ey
İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki kim
Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri
ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur" demişti. (Maide: 5/72)
Ben onlara, ancak bana
emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk
edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni
vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi
hakkıyla görensin. (Maide: 5/117)
De ki: Gökleri ve yeri yoktan
var eden, yedirdiği halde yedirilmeyen Allah'tan başkasını mı dost edineceğim!
De ki: Bana müslüman olanların ilki olmam emredildi ve sakın müşriklerden olma!
(denildi). (En’am: 6/14)
De ki: Allah'ın dışında
taptığınız şeylere tapmak bana yasak edildi. De ki: Ben sizin arzularınıza
uymam, aksi halde sapıtırım da hidayete erenlerden olmam. (En’am: 6/56)
İbrahim, babası Âzer'e:
Birtakım putları tanrılar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık
bir sapıklık içinde görüyorum, demişti. (En’am: 6/74)
Ben hanîf olarak, yüzümü
gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim. (En’am:
6/79)
De ki: Şüphesiz Rabbim beni
doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti. O, ortak
koşanlardan değildi. (En’am: 6/161)
Andolsun ki Nuh'u elçi olarak
kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka
tanrınız yoktur. Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından
korkuyorum. (A’raf: 7/59)
Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u
(gönderdik). O dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka
tanrınız yoktur. Hâla sakınmayacak mısınız?" (A’raf: 7/65)
Dediler ki: Sen bize tek
Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi
geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir. (A’raf:
7/70)
Semûd kavmine de kardeşleri
Salih'i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka
tanrınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir. O da, size bir
mucize olarak Allah'ın şu devesidir. Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin,
(içsin); ona kötülük etmeyin; sonra sizi elem verici bir azap yakalar. (A’raf:
7/73)
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı
(gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka
tanrınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir; artık ölçüyü,
tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin. Düzeltilmesinden sonra
yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Eğer inananlar iseniz bunlar sizin için daha
hayırlıdır. (A’raf: 7/85)
İsrailoğullarını denizden
geçirdik, orada kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir kavme rastladılar.
Bunun üzerine: Ey Musa! Onların tanrıları olduğu gibi, sen de bizim için bir
tanrı yap! dediler. Musa: Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz, dedi. (A’raf:
7/138)
Musa dedi ki: Allah sizi
âlemlere üstün kılmışken ben size Allah'tan başka bir tanrı mı arayayım? (A’raf:
7/140)
(Yahudiler) Allah'ı bırakıp
bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu
Mesîh'i (İsa'yı) rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilâha kulluk
etmeleri emrolundu. O'ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları
şeylerden uzaktır. (Tevbe: 9/31)
De ki: "Ey insanlar! Benim
dinimden şüphede iseniz, (bilin ki) ben Allah'ı bırakıp da sizin taptıklarınıza
tapmam, fakat ancak sizi öldürecek olan Allah'a kulluk ederim. Bana müminlerden
olmam emrolundu." (Yunus: 10/104)
(De ki: Bu Kitap) "Allah'tan
başkasına ibadet etmemeniz için (indirildi). Şüphesiz ki ben, onun tarafından
size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim. (Hud: 11/2)
Allah'tan başkasına tapmayın!
Ben, size (gelecek) elem verici bir günün azabından korkuyorum." (Hud: 11/26)
Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u
(gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka
tanrınız yoktur. Siz yalan uyduranlardan başkası değilsiniz. (Hud: 11/50)
Semûd kavmine de kardeşleri
Salih'i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka
tanrınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı. Ve sizi orada yaşattı. O
halde O'ndan mağfiret isteyin; sonra da O'na tevbe edin. Çünkü Rabbim
(kullarına) çok yakındır, (dualarını) kabul edendir. (Hud: 11/61)
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı
(gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin! Sizin için ondan başka
tanrı yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Zira ben sizi hayır (ve bolluk)
içinde görüyorum. Ve ben, gerçekten sizin için kuşatıcı bir günün azabından
korkuyorum. (Hud: 11/84)
(Yusuf) dedi ki: Size
yedirilecek yemek gelmeden önce onun yorumunu mutlaka size haber vereceğim. Bu,
Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Şüphesiz ben Allah'a inanmayan bir kavmin
dininden uzaklaştım. Onlar ahireti inkar edenlerin kendileridir (Yusuf: 12/37)
Atalarım İbrahim, İshak ve
Ya'kub'un dinine uydum. Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bize yaraşmaz.
Bu, Allah'ın bize ve insanlara olan lütfundandır. Fakat insanların çoğu
şükretmezler. (Yusuf: 12/38)
Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli
tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı?
(Yusuf: 12/39)
Allah'ı bırakıp da
taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey
değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece
Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte
dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler. (Yusuf: 12/40)
(Resûlüm!) De ki: "İşte bu,
benim yolumdur. Ben Allah'a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol
üzerindeyiz. Allah'ı (ortaklardan) tenzih ederim! Ve ben ortak koşanlardan
değilim." (Yusuf: 12/108)
Kendilerine kitap verdiğimiz
kimseler, sana indirilene (Kur'an'a) sevinirler. Fakat (senin aleyhinde
birleşen) guruplardan onun bir kısmını inkar eden de vardır. De ki: "Bana,
sadece Allah'a kulluk etmem ve O'na ortak koşmamam emrolundu. Ben yalnız O'na
çağırıyorum ve dönüş de yalnız O'nadır. (Ra’d: 13/36)
Hatırla ki İbrahim şöyle
demişti: "Rabbim! Bu şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara
tapmaktan uzak tut!" (İbrahim: 14/35)
Allah kendi emriyle melekleri,
kullarından dilediği kimseye vahiy ile, "Benden başka tanrı olmadığına dair
(kullarımı) uyarın ve benden korkun" diye gönderir. (Nahl: 16/2)
Andolsun ki biz, "Allah'a
kulluk edin ve Tâğut'tan sakının" diye (emretmeleri için) her ümmete bir
peygamber gönderdik. Allah, onlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir
kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde gezin de görün, inkar edenlerin sonu
nasıl olmuştur! (Nahl: 16/36)
İbrahim, gerçekten Hakk'a
yönelen, Allah'a itaat eden bir önder idi; Allah'a ortak koşanlardan değildi.
(Nahl: 16/120)
Sonra da sana: "Doğru yola
yönelerek İbrahim'in dinine uy! O müşriklerden değildi" diye vahyettik. (Nahl:
16/123)
Biz, Musa'ya Kitab'ı verdik ve
İsrailoğullarına: "Benden başkasını dayanılıp güvenilen bir rab edinmeyin"
diyerek bu Kitab'ı bir hidayet rehberi kıldık. (İsra: 17/2)
Allah'ın bir evlat edinmesi,
olur şey değildir. O, bundan münezzehtir. Bir işe hükmettiği zaman, ona sadece
"Ol!" der, ve hemen olur. (Meryem: 19/35)
(İsa şunu da söyledi:) Muhakkak
ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk ediniz.
İşte doğru yol budur. (Meryem: 19/36)
Muhakkak ki ben, yalnızca ben
Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.
(Taha: 20/14)
O da: Bizim Rabbimiz, her şeye
hilkatini (varlık ve özelliğini) veren, sonra da doğru yolu gösterendir, dedi.
(Taha: 20/50)
Hakikaten Harun, onlara daha
önce: Ey kavmim! demişti, siz bunun yüzünden sadece fitneye uğradınız. Sizin
Rabbiniz şüphesiz çok merhametli olan Allah'tır. Şu halde bana uyunuz ve emrime
itaat ediniz. (Taha: 20/90)
Sizin ilâhınız, yalnızca,
kendisinden başka ilâh olmayan Allah'tır. O'nun ilmi her şeyi kuşatmıştır.
(Taha: 20/98)
Yoksa O'ndan başka birtakım
tanrılar mı edindiler? De ki: Haydi delillerinizi getirin! İşte benimle beraber
olanların Kitab'ı ve benden öncekilerin Kitab'ı. Hayır, onların çoğu hakkı
bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler. (Enbiya: 21/24)
Senden önce hiçbir resûl
göndermedik ki ona: "Benden başka İlâh yoktur; şu halde bana kulluk edin" diye
vahyetmiş olmayalım. (Enbiya: 21/25)
O, babasına ve kavmine: Şu
karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti. (Enbiya:
21/52)
Hayır, dedi, sizin Rabbiniz,
yarattığı göklerin ve yerin de Rabbidir ve ben buna şahitlik edenlerdenim.
(Enbiya: 21/56)
İbrahim: Öyleyse, dedi, Allah'ı
bırakıp da, size hiçbir fayda ve zarar vermeyen bir şeye hâla tapacak mısınız?
(Enbiya; 21/66)
Size de, Allah'ı bırakıp
tapmakta olduğunuz şeylere de yuh olsun! Siz akıllanmaz mısınız? (Enbiya: 21/67)
Hakikaten bu (bütün
peygamberler ve onlara iman edenler) bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir.
Ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise bana kulluk edin. (Enbiya: 21/92)
De ki: Bana sadece, sizin
ilâhınızın ancak bir tek Allah olduğu vahyedildi. Hâla müslüman olmayacak
mısınız? (Enbiya: 21/108)
Bir zamanlar İbrahim'e
Beytullah'ın yerini hazırlamış ve (ona şöyle demiştik): Bana hiçbir şeyi eş
tutma; tavaf edenler, ayakta ibadet edenler, rükû ve secdeye varanlar için evimi
temiz tut. (Hac: 22/26)
Biz, her ümmete, uygulamakta
oldukları bir ibadet tarzı gösterdik. Öyle ise onlar (ehl-i kitap) bu işte
seninle çekişmesinler. Sen, Rabbine davet et. Zira sen, hakikaten dosdoğru bir
yoldasın. (Hac: 22/67)
Andolsun ki, Nuh'u kavmine
gönderdik ve o: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka bir
tanrı yoktur. Hâla sakınmaz mısınız? dedi. (Mü’minun: 23/23)
Onlar arasından kendilerine:
"Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Hâla Allah'tan
korkmaz mısınız?" (mesajını ileten) bir peygamber gönderdik. (Mü’minun: 23/32)
"Şüphesiz bu (insanlar) bir tek
ümmet olarak sizin ümmetinizdir; ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise benden
sakının" (denildi). (Mü’minun: 23/52)
Musa cevap verdi: Eğer işin
gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız, (itiraf edersiniz ki) O, göklerin,
yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir (Şuara: 26/24)
Musa dedi ki: O, sizin de
Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbidir. (Şuara: 26/26)
Musa devamla şunu söyledi:
Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin
arasında bulunanların Rabbidir. (Şuara: 26/28)
İyi bilin ki onlar benim
düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur); (Şuara: 26/77)
Artık Allah'a karşı gelmekten
sakının ve bana itaat edin. (Şuara: 26/108)
Onun için Allah'tan korkun ve
bana itaat edin. (Şuara: 26/110)
Bilin ki, ben size gönderilmiş
güvenilir bir elçiyim. (Şuara: 26/125)
Artık Allah'a karşı gelmekten
sakının ve bana itaat edin. (Şuara: 26/126)
Artık Allah'a karşı gelmekten
sakının ve bana itaat edin. (Şuara: 26/144)
Artık Allah'tan korkun ve bana
itaat edin. (Şuara: 26/150)
Kardeşleri Lût onlara şöyle
demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? (Şuara: 26/161)
Bilin ki, ben size gönderilmiş
güvenilir bir elçiyim. (Şuara: 26/162)
Artık Allah'a karşı gelmekten
sakının ve bana itaat edin. (Şuara: 26/163)
Şuayb onlara şöyle demişti:
(Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? (Şuara: 26/177)
Artık Allah'a karşı gelmekten
sakının ve bana itaat edin. (Şuara: 26/179)
Sizi ve önceki nesilleri
yaratan (Allah) 'tan korkun. (Şuara: 26/184)
(Şeytan böyle yapmış ki)
göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen
Allah'a secde etmesinler. (Neml: 27/25)
(Halbuki) büyük Arş'ın sahibi
olan Allah'tan başka tanrı yoktur. (Neml: 27/26)
"Bana baş kaldırmayın,
teslimiyet gösterip bana gelin, diye (yazmaktadır)." (Neml: 27/31)
Ona: Köşke gir! dendi. Melike
onu görünce derin bir su sandı ve eteğini yukarı çekti. Süleyman: Bu, billûrdan
yapılmış, şeffaf bir zemindir, dedi. Melike dedi ki: Rabbim! Ben gerçekten
kendime yazık etmişim. Süleyman'la beraber âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim
oldum. (Neml: 27/44)
Andolsun ki, "Allah'a kulluk
edin!" (demesi için) Semûd kavmine kardeşleri Salih'i gönderdik. Hemen
birbiriyle çekişen iki zümre oluverdiler. (Neml: 27/45)
(De ki:) Ben ancak, bu şehrin
(Mekke'nin) Rabbine -ki O burayı dokunulmaz kılmıştır- kulluk etmekle
emrolundum. Her şey de zaten O'na aittir. Bana müslümanlardan olmam ve Kur'an
okumam emredildi. Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur;
kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım. (Neml: 27/91-92)
Allah ile birlikte başka bir
tanrıya tapıp yalvarma! O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun zatından başka her şey
yok olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz. (Kasas:
28/88)
İbrahim'i de gönderdik. O
kavmine şöyle demişti: Allah'a kulluk edin. O'na karşı gelmekten sakının. Eğer
bilmiş olsanız bu sizin için daha hayırlıdır. (Ankebut: 29/16)
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı
gönderdik ve Şuayb: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününe umut bağlayın,
yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın! dedi. (Ankebut: 29/36)
Allah'ın izniyle, bir davetçi
ve nur saçan bir kandil olarak (gönderdik). (Ahzab: 33/46)
"Allah'tan başka bir takım
uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?" (Saffat: 37/86)
İbrahim: Yonttuğunuz şeylere mi
ibadet edersiniz! Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı, dedi.
(Saffat: 37/95-96)
(İlyas) milletine: (Allah'a
karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Yaratanların en iyisi olan, sizin de
Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp da Ba'l'e
mi taparsınız? demişti. (Saffat: 37/124-126)
(Resûlüm!) De ki: Ben sadece
bir uyarıcıyım. Tek ve kahhâr olan Allah'tan başka bir tanrı yoktur. (Sad:
38/65)
De ki: Bana, dini Allah'a halis
kılarak O'na kulluk etmem emrolundu. (Zümer: 39/11)
Bana müslümanların ilki olmam
emrolundu. (Zümer: 39/12)
De ki: Ben dinimde ihlas ile
ancak Allah'a ibadet ederim. (Zümer: 39/14)
De ki: Ey cahiller! Bana
Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz? (Zümer: 39/64)
Firavun ailesinden olup,
imanını gizleyen bir mümin adam şöyle dedi: Siz bir adamı "Rabbim Allah'tır"
diyor diye öldürecek misiniz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler
getirmiştir. Eğer o yalancı ise yalanı kendisinedir. Eğer doğru söylüyorsa sizi
tehdit ettiğinin (azâbın), bir kısmı olsun gelip size çatar. Şüphesiz Allah,
haddi aşan, yalancı kimseyi doğru yola eriştirmez. (Mü’min: 40/28)
(Resûlüm)! De ki: Bana
Rabbimden apaçık deliller gelince, sizin Allah'ı bırakıp o taptıklarınıza kulluk
etmem bana yasaklandı ve bana âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi. (Mü’min:
40/66)
Peygamberler onlara önlerinden
ve arkalarından gelerek: Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, dedikleri zaman,
"Rabbimiz dileseydi elbette melekler indirirdi. Onun için biz sizinle gönderilen
şeyleri inkar ediyoruz" demişlerdi. (Fussilet: 41/14)
"Dini ayakta tutun ve onda
ayrılığa düşmeyin" diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e,
Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini
çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini
kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir. (Şura:
42/13)
Ben yalnız beni yaratana
taparım. Çünkü O, beni doğru yola iletecektir. (Zuhruf: 43/27)
Senden önce gönderdiğimiz
elçilerimize (ümmetlerine) sor! Rahman'dan başka tapılacak tanrılar (edinin
diye) emretmiş miyiz? (Zuhruf: 43/45)
Çünkü Allah, benim de Rabbim,
sizin de Rabbinizdir. O'na ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur. (Zuhruf: 43/64)
Âd kavminin kardeşini (Hûd'u)
an. Zira o, kendinden önce ve sonra uyarıcıların da gelip geçtiği Ahkaf
bölgesindeki kavmine: Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben sizin büyük bir
günün azabına uğramanızdan korkuyorum, demişti. (Ahkaf: 46/21)
Allah ile beraber başka bir
tanrı edinmeyin. Zira ben size O'nun tarafından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.
(Zariyat: 51/51)
Peygamber sizi, Rabbinize iman
etmeye çağırdığı halde niçin Allah'a inanmıyorsunuz? Halbuki O, sizden kesin söz
de almıştı. Eğer inanırsanız. (Hadid: 57/8)
İbrahim'de ve onunla beraber
olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine
demişlerdi ki: "Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi
tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda
sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir." Şu kadar var ki, İbrahim babasına:
"Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi
bir şeyi önlemeye gücüm yetmez" demişti. (O müminler şöyle dediler:) Rabbimiz!
Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır. (Mümtehine: 60/4)
Nuh şöyle dedi: Ey kavmim!
Şüpheniz olmasın ki, ben sizi, "Allah'a kulluk edin; O'na karşı gelmekten
sakının ve bana itaat edin ki, Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve sizi
belli bir vadeye kadar tehir etsin (muaheze etmeden yaşatsın)" diyerek apaçık
uyaran bir kimseyim. Bilinmeli ki Allah'ın tayin ettiği vade gelince, artık o
ertelenmez. Keşke bilseydiniz! (Nuh: 71/2-4)
Kötü şeyleri terket.
(Müddessir: 74/5)
De ki: Arınmayı ve seni
Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın. (naziat:
79/18-19)
(Resûlüm!) De ki: Ey kafirler!
Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam. (Kafirun: 109/1-2)
|