Birr/El-Birru

Birr, bol hayır ve iyiliktir. Genişliğinden dolayı yeryüzüne de berr ve berriyye denilmiştir. Bu, bütün hayırlı işleri kapsayan bir isimdir. Birru'l-vâlideyn demek, ana-babaya itaat etmek demektir. Hadiste de "İyilik kaybolmaz, günah da unutulmaz"[117] buyurulmuştur. Birr, ihsan, geniş ha­yır, tam hayır demektir. "Birr" ile "hayr" arasında fark vardır. "Birr", hayra ulaşan, kastedilmiş fayda, "hayr" ise, -kasıtsız bile ol­muş olsa- mutlak anlamda fayda­dır. "Birr"in zıddı "ukuk" (isyan etmek), "hayr"in zıddı "şer"dir. Bununla birlikte "birr", "hıns" (günah)ın karşıtı olarak da kulla­nılır. "Birr"e erişmek, hayır ve iyi­lik etme sıfatıyla sıfatlanmış ol­mak veya "iyiler (el-ebrâr) mutla­ka cennet içindedirler" [118] ayetinin belirttiği gibi iyiliğe ve ilahî sevaba ermek manalarından her biriyle tefsir edilmiştir ki ikisi birbirinden ayrılmaz. Buna göre iman, dinin temeli, "birr", dinin gayesi demektir. "Birr" kelimesini Hamza ve Âsım'dan Hafs, "ra"nın fethasıyla, diğerleri "râ"nın zammı ile okur­lar ki, evvelinde "el-birr", "leyse"nin haberi, ikinci de ismi olur. "Velâkinni'l-birru" ifadesini Nafi ve İbni Âmr, "nûn"un tahfif ve kesri ve "ra"nın zammı ile "velâ inne'l-birra" şeklinde okur ve mutabakisi (geri kalan) "nûn"un teşdid ve fethi "râ"nın fethi ile okur. Ebrâr ise "berr" kelimesinin çoğuludur. Nitekim "rabb" keli­mesinin çoğulu da "erbâb" gelir. Nitekim "fail" vezni "ef'al" şek­linde çoğul yapılabildiği için "ebrâr"ın da "bar" kelimesinin çoğu­lu olduğu söylenmiştir. Berr, iyilik sahibi, tam anla­mıyla hayr sahibi, itaat edici, iyi insan demektir. Allah'ın emrini yerine getiren, Allah'ın hakkını gözeten, adağını yerine getiren kimse diye de tarif edilmiştir. Hasen, "Karıncayı incitmez, kötülüğe razı olmayan kimse" diye tarif emiştir. [119] el-Birr, üç şekilde tefsir edilir: 1. Sıla/akrabalık bağını gözetmek "Allah'ı yeminleriniz için mani yapmayın, birr (akrabalık bağını gözetmek) hususunda..." [120] "Allah sizi nehyetmez: dîn hususunda sizinle savaş­mamış, sizi diyarınızdan çıkarmamış olanlara birr yapmaktan (böylelerine karşı akrabalık bağını gözetmekten)..." [121] 2. İtaat "Birr/ma'siyeti terk (itaat)) ve taqvâ üzere yardımlaşın!" [122] "(Yahya), ana-babasına berr (ma'siyeti terkeden, itaatkâr) idi." [123] "Beni anama (Meryem'e) berr (itaat­kâr) kıldı." [124] "Birr (itaatkârlık) ve taqvâ hususunda konuşun!" [125] "Şüphe yok ki ebrar'ın (birr'in çoğulu) (itaatkâr­ların) kitabı illiyyîndedir." [126] 3. Taqvâ "Siz sevdiğiniz şeylerden infak edinceye karar birre (sadaka, zekat hususunda sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe takvanın tamamına) erişemezsiniz." [127] "Yüzlerinizi doğu ve batıya döndürmeniz birr (taqvâ) değildir. (Benzeri başka işler yapmanız da birr/taqvâ değildir). Fakat birr (yani, taqvâ) o kimse­nin yaptığıdır ki: Allah'a îmân etmiş..." [128] "İnsanlara birr'i (nebi Muhammed'e tâbi olmak suretiyle Allah'a itaati) emredip, kendinizi unutur musunuz?" [129]


16.02.2009 tarihinden beri 11285 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 02:14