Cibt-Tağut

"Bakmadın mı şu kendilerine kitaptan biraz nasip verilenlere! Kendileri haç'a ve şeytan'a tapıyorlar."[76] Kur'ân'da sadece bu âyette geçen bu iki kavramla ilgili olarak filologlar ve din bilginleri çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Bunlar kısaca şöyledir: İbn Manzûr; "cibt", "puta" kâhine ve sihirbaza isim olarak kullanılır[77] der. Kurtûbî ise, tefsir ehlinin bu iki kelimeyi şöyle yorumladıklarını nakleder: 1- İbn Abbâs, "cibt”in Habeş dilinde "sihirbaz", "tağut”'un ise "şeytân" anlamında kullanıldığını söyler. 2- Hz. Ömer ise, "cibt”in "sihir", tağut”'un ise "şeytân" olduğu görüşünü savunmuştur. Görüldüğü gibi bu iki görüş birbirine paraleldir. 3- Müfessir Katâde ise, bunların tanı aksine "cibt”in, "şeytân", "tağut”un ise "kâhin" olduğu görüşündedir. 4- Mâlik b. Enes'den gelen rivayete göre O, tâğut”u daha da umumileştirerek, Allah'tan başka tapılan her şeyin "tağut” olduğu görüşünü savunmuştur.[78] Kısaca "cibt", kâhin, put, sihirbaz, hayırsız, faidesiz, haksız, şirk, şeytan ve İblîs anlamlarına gelmektedir.[79] İbn Kesir'in Mücâhid'den naklettiğine göre o, tağutu insanların idarecisi durumunda bulunan, halkın kendisine danışıp, işlerinin hükme bağlanmasını istedikleri, insan sure­tindeki şeytanlardır demiştir.[80] Cibt ve tâğut kelimeleriyle ilgili câhiliye dönemine ait malzemeye rastlayamadık. Nitekim Kurtûbî ve İbn Kesir de, "cibt" kelimesinin aslının Arapça olmadığını söylemişlerdir. İslâmî dönemde müfessirlerin ve yorumcuların kelime üzerin­deki ihtilafları da, en azından "cibt" kelimesinin câhiliye dev­rinde kesin bir anlamının olmadığın göstermektedir. Ancak "tâğût" kavramı kök itibariyle günâhta ve isyanda en uç noktaya varmak, haddi aşmak, küfürde aşırı gitmek, zulüm ve günâhlarda ileri gitmek anlamlarını taşımaktadır.[81] Kur'ân, Allah'a iman ile tağuta imanın uzlaşamayacağını önemle belirtir.[82] Yine Kur'ân, dünya ve ahiret mutluluğunu yakalmak için tağuta karşı çıkmayı zorunlu sayar.[83] Bunun yanında Kur'ân, Allah'ın ve peygamber'in kâle alınmamasını,[84] Allah'a imansızlık ve hürmetsizliği[85] tağut kelimesiyle ifade etmektedir.[86] et-Taberî, tâğutu; Allah'a baş kaldıran, O'ndan başka, kendisine tabi olunmasını istyen kişi olarak tanımlar. Ona göre tağutun sadece insan olması zorunlu değildir. İnsanın yanında başka varlıklar da tağut hükmü altına girebilir.[87] er-Râzî'ye göre tâğut kelimesi, azdı, saptı, haddi aştı, taştı kelimesinden türetilmiştir [88] Ayette geçen tâğut ifadesi, müfessirlerin genel kanaatine göre; umumi manada Allah'tan başka tapılan her şey, hususi manada iblîs, şeytan, kahin, sihirbaz, kuvvet idealinin fiziksel güç ve birimler haline gelmesini isteyen aksiyona dönüşmesini gerçekleştiren insan unsurudur.[89]


16.02.2009 tarihinden beri 12665 defa okundu. Son takip: 31.03.2025 - 12:11