Hamd
Hamd sevgi ile birlikte, tazim ve saygı göstererek güzellikle övmektir. Hamd, zemmin zıddı olup şükürden daha umumî bir mânâ ifade eder. Çünkü şükür, nimet karşılığı olur, hamd böyle değildir. Hamd, İsteğe bağlı yapılan bir iyiliğe veya onun başlangıç noktası olan bir iyiliğe karşı, gönül rahatlığıyla o iyiliğin sahibine saygı ifade eden bir övgü sözüdür. Kısmen medh, kısmen teşekkür ile birleşen bir övgü, bir çeşit övmek veya övülmek, iyi bir övüş veya övülüş, güzel bir övücü veya övülen olmak, ciddi bir övücülük veya övülücülük demektir. Kısacası, hamd bu anlamları kapsayan bir sözdür. Arapça'da hamd kelimesi bu anlamların hepsi için kullanılır. Türkçe'de ise, çoğunlukla mastar ismi olarak kullanılır. Diğer kiplerde hamd etmek veya edilmek, hamd ediş veya ediliş, hamd eden veya kendisine hamd edilen, hamidiyet, mahmudiyet (övülmeye değer olmak) denilir ve bugünkü dilimizde bunun öztürkçe olan bir eşanlamlısı yoktur. Şükür de böyledir. Hamdin sırası ile en yüksek rütbeleri şunlardır: 1- Hamidiyet (hamd etmek) 2- Mahmudiyet (övülmeye değer olmak) 3- Hamidiyet ve mahmudiyet 4- Mahmudiyet ve hamidiyet Ayrıca medh, bağıştan önce de so a da yapılabilir. Hamd ise kesinlikle bir iyilikten so a yapılır; şu kadar var ki, onun hamd edene ulaşmış olması şart değildir. Şükürde bu da şarttır. Türkçe'de bir övme var ki, o da methetme ve sena ile eş anlamlıdır. Hamd ise medh ile şükür arasında bir nevi övme ve özel bir medihtir. Çünkü medh, canlı ve istediği gibi haraket etme yeteneği olana da olmayana da yapılır. Örneğin güzel bîr at ve güzel bir inci övülmüş olabilir; fakat onlara hamd edilmez. Hamd, inci ve atı bağışlayan, istediğini yapmakta serbest olan Allah'a hatta onun ilmi ve lutfuna yapılır, ancak vücut güzelliğine yapılmaz. [93] Kur'ân'da türevleriyle birlikte 68 âyette geçen 'hamd', dilde övme anlamına gelir. Câhiliye döneminde çokça kullanılan bu kelime, o dönemde insanların birbirlerini övmesiyle sınırlıydı. Mesela, Zuheyr b. Ebî Sulmâ'nın şu beyti bunu teyid etmektedir: "Bir kimse, iyiliğe müstahak olmayan bir başkasına iyilik yapacak olursa, bu kişi kendisine iyilik yapanı övecek yerde yerer. O da yaptığı iyilikten dolayı pişman olur."[94] "Hamd" kelimesi, câhiliye ve İslâmî dönemlerde "övmek ve yüceltmek" anlamlarında kullanılmıştır. Ancak Kur'ân, bu kelimeyi sadece Allah'a has kılarak buna özel bir mana kazandırmıştır. Câhiliye döneminde ise böyle bir sınırlama yoktur.[95] Zira Arapçada "övme" manasında "medh, sena" gibi isimler de kullanılır.[96]
16.02.2009 tarihinden beri 5682 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 10:52