Mess
Mess[205], temas etmek, dokunmak demektir. Ancak cima'dan, cinsel ilişkiden kinayedir. Bu bir sır olduğundan, açık delili bulunan halvet-i sabiha ile yani engelden uzak olarak tenhaca beraber bulunmakla bilinir ve buna duhul/ gerdeğe girme denir. [206] Mess, üç şekilde tefsir edilir: 1. Cima' (cinsî münasebet) "Ey îmân edenler! Mü'min kadınlara nikah akdi yapıp da so a kendilerine messetmeden (yani, kendileriyle cima' etmeden) önce onları boşarsanız..." [207] "Size bir günah yoktur; kendilerine messetmediğiniz (kendileriyle cima' etmediğiniz) kadınları boşamanızda..." [208] "(Meryem dedi ki): Bana bir beşer messetmemiş (hiçbir kimse (erkek) benimle cima' etmemiş) iken..." [209] "Meryem dedi ki: "Bana bir beşer messetmemiş {hiçbir kimse [erkek] benimle cima etmemiş} iken, benim için bir çocuk nasıl olabilir?!"[210] "Yahut kadınlara messetmiş [211] (kadınlarla cima' etmiş) iseniz..." [212] 2. İsabet etmek, değmek, gelip çatmak "Atalarımıza da darrâ' ve serrâ' mess etmişti (bolluk/saadet ve şiddet isabet etmişti)." [213] "Doğrusu şeytan bana mess etti (isabet etti) nusb (kötülük/bela) ve azab ile..." [214] "Orada onlara nasab (yorgunluk) mess etmez (isabet etmez)." [215] "Burada bize bir nasab [yorgunluk] mess etmeyecek { isabet etmeyecek} ve burada bize bir usanç mess etmeyecek { isabet etmeyecek!"[216] "Bize bir luğûb mess etmedi {isabet etmedi}"[217] "Size bir hasene mess ederse (isabet ederse), onların hoşuna gitmez." [218] "Sana bir hasene isabet ederse [tusibke], onların hoşuna gitmez ."[219] 3. Delilik "Onlar ki, şeytanın çarpıp messettiği (delirttiği) kimse..." [220]
16.02.2009 tarihinden beri 2529 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 09:17