Müşavere
Müşavere, danışmak, istişarede bulunmaktır. Afv ve istiğfar emirlerindendir. Âl-i İmrân Sûresi'ndeki "Onlarla müşavere et" [401] ifedesinin dikkat çeken bazı nükteleri ve hikmetleri vardır. 1- Peygamberin çevresindeki insanlarla istişaresi onların şan ve şereflerini yükseltir, sevgilerinin artmasına neden olur. Müşavereye tenezzül edilmemesi bir çeşit hakaret içerdiğinden, bundan kötü huy ve huysuzluk meydana gelir. 2- Müslümanların kendilerinden so akilere örnek olabilmesi için Peygamber'in mektebinde eğitim görmeleri gerekirdi. Bu şekilde işleri nasıl göreceklerini de öğrenmiş, gerekli terbiye ve eğitimi de almış olurlardı. 3- İnsanların birlik ve beraberliğini sağlamak, onların gönüllerini almak ve kazanmak için müşavereye devam etmek gerekirdi. Müşavere sonunda olumsuz bir durumla karşılaşılması müşaverenin kesilmesini değil daha çok müşavere edilmesini gerekli kılardı. 4- İstişare ve danışma ve bu istişarelerin yapıldığı kurul, yalnız kendi arzu ve isteklerini ifade eden reylerini göstermek değil, olaylarda Allah'ın kullarının genel çıkarları açısından hakkı araştırmakla, o konuda aklî ve naklî delillerden amel edilir olması gereken Allah'ın hükmünü tayin etmektir. Bu şekilde ortaya çıkan ve çıkacak olan irade, tatbikte hiçbir kıymeti olmayan, yalnız beşerî istekler değil, gerçekleşecek ilahî iradeyi temsil ve ona uyarak faydalı bir şekilde hüküm icra edilebilir. Şu halda şûra, yalnızca ilmî bir yaklaşımla hakkı araştırma, ilahî iradenin tecellilerine uyma ve cüz'î iradelerini, kendi temennilerini ortaya koymayeri değil, daha ileri giderek hakkın hükmünü açıklama ve bu hakkı gerçekleştirme için çaba harcama yeridir. Yoksa ortada müşavere değil, çeşitli iradelerin çekişme ve mücadeleleri cereyan eder. Bu münakaşa hak ve hayır fikri ile Allah'ın hükmüne döndürülmedikçe, çeşitli fırkaların çarpışması, batması zorunlu olur.
16.02.2009 tarihinden beri 2514 defa okundu. Son takip: 17.11.2024 - 05:37