Nifak-Münafık
"Ne-fe-qa" fîil kökünden gelir. Bu fiilin manası "geçmek, tükenmek"dir. Nefak kelimesi de bu fiilden türeyip "tünel" anlamındadır. Tünel ise, bir ucundan girilip diğer ucundan çıkılan yoldur.[133] İmruu'1-Kays, "nefak" kelimesini, tünel manasını akla getirecek şekilde gizli yol manasına alır ve şöyle der: "Onları, (o) gürültülü bir gecede yağmurun ortaya çıkardığı gibi tünellerden dışarı çıkarmıştı.[134] Görüldüğü gibi İmruu'1-Kays, burada "enfâk" kelimesini maddi bir gizlilik yani, yuva manasında kullanmıştır. Bu kullanışın manevi mefhumlardan olan inanç ve akideyle ilişkisi yoktur. Nitekim Suyûtî, "münafık" isminin İslâm'la mana kazanan ve Kur'ân'la ortaya çıkan bir kavram olduğunu belirtir ve münafık'ın bu manasıyla daha önceden bilinmediğini[135] söyler. İbn Manzûr ise, az farklı bir yaklaşımla İslâm'dan önceki dönemde münafık'ın ancak lügat manasının bilindiğini fakat küfrünü gizleyip imanını izhar eden manasıyla bilinmediğini ifade etmiştir.[136] Anlaşıldığı üzere Suyûtî ile İbn Manzûr'un bu husustaki görüşleri birbirine çok yakındır. Zira bu kelime aslı itibariyle tarla faresinden alınmıştır. Şöyle ki, bu hayvanın iki yuvası vardır. Bunlardan birine en-nafika, ikincisine de el-kasi'a adı verilir. Aynı zamanda birinin sathı (ağzı) yeryüzüne çok yakın olur. Derindeki yuvadan düşman geldiğinde, tarla faresi bu yufka topraklı yuvayı delerek kaçar. Şayet yukarıdaki yuvadan gelirse, bu sefer de daha derindeki yuvaya kaçmayı tercih eder. [137] Nifak, zahiri olarak İslâm'ı kabul edip onunla amel etmemektir. Münafık ise, müslümanlardan korktuğu veya herhangi bir menfaat temini yahut müslümanların arasına fitne ve fesâd tohumu saçmak, dünyevî bir menfaat elde etmek için İslâm'a girdiğini söyleyen kişi veya ilk etapta İslâm'a gerçekten girip, daha so a herhangi bir sebepten dolayı mürted olan, ancak irtidadını gizleyip, müslüman olduğunu iddia eden kişi demektir.[138] Çok sisli ve engebeli bir kavram olan "nifak", esasında bir inanç sahtekarlığıdır. İnanıp inanmama nokta-i nazarından bir buhran, bir istikrarsızlık, ikiyüzlülük[139], bir kalp hastalığıdır.[140] Ve sanki onların durumu iki uç arasında gidip gelen bir deprenişe benzemektedir. Depremler sürekli olduğunda üzerinde hiçbir şeyi sabit ve yerleşmiş olarak bırakmaz. Nifak da itikadı anlamda ruhları gönülleri, dimağları, bedenleri sarsan, kalelerin temel taşlarını söküp havaya fırlatan, iyilik ve dürüstlük namına ne varsa hepsini adeta bir güve gibi yiyip bitiren veya en azından tamiri mümkün olamayan yaralar açan bir çalkalanma ve bir yıkımdır.[141]
16.02.2009 tarihinden beri 3722 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 10:55