Rahmet

“Rahmet” kavramının Kur’an’daki anlamları: 1- Yumuşaklık: İnsanların birbirine yumuşak davranması, Allah'ın rahmetinin bir gereği olmaktadır: “O vakit Allah'tan bir rahmet gereği onlara yumuşak davrandın.”[69] İnsanların yumuşaklık özelliğini kazanmaları büyük bir erdemdir. Onun sosyal manada en büyük ürünü, toparlayıcı ve birleştirici olmasıdır. 2- Allah'ın merhameti: "Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: "Selam size! Rabbiniz merhamet etmeyi ken­dine yazdı, yani özgü kıldı."[70] Ayette geçen Allah'ın nefsi ifadesi Allah'ın zatı manasına, yazdı ifadesi de kullarına rahmet etmeyi kendisine görev ve ilke edindi anlamına gelmekte­dir. Bu rahmetin gereği olarak Allah ne yaptığının cevabını, bir üstteki ayetin devamında bulmaktayız: “Gerçek şu ki: Sizden kim, bilme­yerek bir kötülük yapar, so a ardından tevbe edip de kendini ıslah ederse, bilsin ki Allah çok bağışlayan, çok acıyandır.” [71] Demek ki 'affetmek' ve 'acımak' sıfatları Allah'ın rahmetinin bir gereği olup tevbe edip kendini düzeltmeye karar veren insanı affedip esirgemek, Al­lah'ın rahmetinin eseridir. 3- Azaptan kurtarmak: “Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve ayetlerimizi yalanlayıp iman etmeyenlerin kökünü kestik.” [72] Rahmet denen değeri meydana getiren özlerden biri, belayı ortadan kal­dırmak veya belanın içinden çekip çıkarmaktır. Cezayı hak edenlerle etme­yenleri ayırıp, hak edene yakışan muamelede bulunmaktır. 4- Sıkıntıdan so a gelen ferahlık: İnsanların yaptıklarından dolayı başlarına bazı sıkıntılar gelir. Bu sıkıntı­lar, tabiat kanunları gereği olabileceği gibi, sosyal ve psikolojik nedenlerden dolayı da olabilir. Deprem, kıtlık, salgın hastalık, sosyal hayattaki ilişkilerin bozulması gibi olaylar, insanlara büyük sıkıntılar verebilir. Yüce Allah bu sı­kıntının ardından, o insanlara esenlik, yani ferahlık verir. İşte sıkıntının kal­kıp peşinden esenliğin gelmesine, "rahmet" denmektedir. Buna şu ayeti ör­nek olarak verebiliriz: “Kendilerine dokunan bir sıkıntıdan so a insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki ayetlerimiz hakkında onların bir tuzağı vardır.” [73] 5- İlahî vahiy rahmettir: Yüce Allah'ın insanları bilgilendirmesi, onlara rehber ve şifa olacak bilgiyi göndermesi bir rahmettir. Kur'an kendini bir rahmet olarak tanımlamaktadır: “Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerindekine bir şifa, mü'minler için bir rehber ve rahmet gelmiştir.”[74] Bu ayette Kur'an'ın dört önemli özelliği sıralanmıştır: öğüt, şifa, rehber ve rahmet. Konumuz rahmet olduğu için ayetteki rahmet kavramı üzerinde duracağız. Ayetteki rahmet, ilahî bilginin insanın ruhunu aydınlatan nurudur, cehalet bulutlarının kararttığı gönül ekranını temizleyip aydınlatan ve aklın önünden cehalet perdesini kaldıran bilginin ışığını temsil etmektedir. Bu bilgi insanla­rı kemâle erdirmekte, yüceltmekte ve inceltmektedir. Bu özelliği ile rahmet ismini almaktadır. Yağmur bir rahmettir. Suyun yeryüzüne bir değişim, yeşillik ve bereket getirdiği gibi, ilahî bilgi de insanların gönüllerine ve sosyal hayata aynı değişimi, aynı bereketi ve aynı gelişimi temin etmektedir; ki bu da rahmettir. Bilgi, ferdin ve toplumun hayatına bir farklılık getirmekte, onu zenginleştirmekte ve problemlerini çözmektedir. Ferahlık, zenginleşme ve çözüm, aslında rahmetin hücre yapısını teşkil etmektedirler. İnsanları bilgilendirdikçe, onlara ilahî rahmetin içine sokuyoruz demektir. İnsana ferahlık, yani sevinç getıren bilgi, rahmetin ta kendisidir. Bu konuda Allah şöyle buyurur: “De ki: "Allah'ın lütfü ve rahmetiyle, işte yalnız bunlarla sevinsinler. Bu onların toplayıp durduklarından daha değerlidir.” [75] Ayet, ilahî lütuf ve rahmetin, yani ilahî bilginin, dünyevî olan maddî de­ğerlerden daha üstün olduğuna işaret etmektedir. Kur'an denen ilahî bilginin üstünde başka bir değerin olması mümkün değildir. Onu öğrenip ona sahip olmakla, insan sevinmeli ve ferahlık duymalıdır. Çünkü o bilgi, insan ruhu­nun sevinci, ferahlığı, saadeti ve rahatlığıdır. Nerede sevinç, ferahlık, mutlu­luk ve rahatlık varsa, orada ilahî rahmet var demektir. 6- Şefkat bir rahmettir: Ana-babanın çocuklarına karşı gösterdikleri şefkatin adı rahmettir. Yüce Allah, ana-babanın şefkatine karşılık, çocuklarından da aynı muameleyi on­lara göstermelerini istemektedir: “Ana babana rahmetten oluşan tevazu kanatlarını ger.” [76] Ayette cenah (kanat) kavramı kullanılmak suretiyle bir benzetme yapılmaktadır; şöyle ki: Kuş, yavrularını nasıl kanatlarının altına alır ve on­ları himaye ederse siz de ana-babanıza, onları kanatlarınız altına almak ve hi­maye etmek suretiyle şefkat gösterin; merhamet edin. Ayette geçen rahmet kavramını, şefkat manasına alabiliriz. Bu durumda ayet: "Şefkatten oluşan tevazu kanatlarını ger" anlamına gelmektedir. İdare­cilerin halka, iş verenlerin işçilere, öğretmenlerin öğrencilere, çocukların anne-babalarına şefkatle muamele ettiği bir toplum, ilahî merhamet ve lütfü celbeder. 7- Hz. Muhammed bir rahmettir: “Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönder­dik.” [77] Hz. Peygamber rahmettir, ama rahman değildir. Bir insan olması sebe­biyle Yüce Allah Hz. Peygamber'e rahman değil, rahmet sıfatını vermiştir. Rahmaniyetin bir parçası olan rahmet, insana izafe edilebildiği için, Hz. Peygamber'in rahmet olduğu bildirilmiştir. Yukarıda, alem kavramının kainatın bütününü ifade ettiğini söylemiştik. Burada ise alemler kavramı Hz. Peygamberle birlikte kullanılarak, onun alemlere rahmet olduğu belirtilmektedir. Peki Hz. Peygamber hangi alemlere rahmettir? "Allah alemlerin rabbi'dir" ifadesindeki alemin kelimesi, daha farklı bir mana kazanmaktadır. "Hz. Muhammed alemlere rahmettir" ifadesinde ise, alem'e daha dar bir mana yüklenmektedir. Burada alemler ibaresi 'insanlar' ile 'cinler'i kapsıyor; dolayısıyla Hz. Peygamber'in akıl, irade ve sorumluluk taşıyan varlıklara rahmet olduğunu ifade ediyor olabilir. Hz. Peygamber'in rahmetinin nerelerde tezahür ettiğinin; veya işlevini nasıl gerçekleştirdiğinin cevabını şu ayette bulabiliriz: “Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size kitabı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi öğreten resul gönderdik.” [78] Yağmur rahmettir, çünkü temizleyicidir. Peygamber de rahmet olduğu için in­sanların gönüllerini temizlemektedir. Bu ayet, Hz. Peygamber'in rahmet ol­masını, rahmet olma işlevini izah etmektedir. O, insana bilmediklerini öğreterek cehalet bulutunu temizlemekte, kitabı ve hikmeti öğreterek de ruhlarını arındır­maktadır. Bilgiyi insanların gönlüne yağmur damlaları gibi indirerek oradaki manevî kirleri temizlemektedir. Bu da onun rahmet olma özelliğinin tezahürüdür. Hz. Peygamber affedici olduğu ve insanlara Allah'tan af dilediği için de rahmettir: “Şu halde onları affet; bağışlanmaları için Allah'a dua et.” [79] Affedici olmak büyük bir erdem, ama başkasının affı için dua etmek daha da büyük bir erdemdir. Bu iki erdem bir araya gelince rahmet meydana gelmektedir. Hz. Peygamber insanların düştüğü sapıklıktan kurtuluş yolu bulamadıkları bir dönemde, onlara hakikatin yolunu gösterdi, Allah katında ödüllendirilmenin yollarını tanıttı, helal ve haram kavramlarını öğretti; taklidin, inat ve kibrin kötülüklerini ve tahribatını gösterdi. İyinin ne olduğunu, doğruya nasıl ulaşılacağını, hak kavramının yollarına nasıl girileceğini ve hakkın bayrağının nasıl ayakta tutulacağını öğretti; akılla gönlü birleştirdi, aklı en büyük delil olarak öne çıkararak bilginin uğruna neler yapılacağını gösterdi. Bütün bunlar Hz. Peygamber'in maddî ve manevî bir rahmet olduğunun tezahürleridir. Hz. Peygamber rahmettir; çünkü onun bulunduğu yerde, Allah halkı toplu halde helak etmez: “Halbuki sen onlann için­deyken Allah, onlara azap edecek değildir. Onlar affedilmeleri için dua ederken de Allah onlara azap edici değildir.” [80] Yüce Allah, daha önceki peygamberlerin dönemlerindeki halkın tamamı­nı helak etmiştir. Bu kanunu, Hz. Muhammed'in rahmet olması nedeniyle kaldırmıştır. Peygamber olması nedeniyle toplu helakin kaldırılması, onun rahmet olduğunun en önemli delilidir. İnsanların problemlerini çözdüğü, müjdelediği, uyardığı, Allah'a Allah'ın izniyle çağırdığı ve aydınlatıcı bir ışık olarak gönderildiğinden[81] dolayı da Hz. Peygamber bir rahmettir. 8- Af bir rahmettir: Rahmet Allah'a izafe edilince af şeklinde tercüme edilebilir: “De ki: "Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan ve çok esirgeyendir."[82] Aleyhine haddi aşmak, günah işlemek demektir. Günahkârlık psikolojisi içinde olan insanın en önemli özelliği, affedilip edilmeyeceğini kestirememesi ve bu nedenle de ümitsizliğe düşmesidir. “Allah'ın rahmetinden ümidinizi kes­meyin” ifadesindeki rahmet kavramı af yerine kullanılmıştır. Af, günahları te­mizlemesi sebebiyle yağmuru andırdığı için Allah ona rahmet ismini vermiştir. 9- Rahmet kurtuluşa götürür: İlahî rahmet bir kurtuluştur. Mü'minler, kâfirlerin belasından Allah'ın rah­meti sayesinde kurtulabilirler: “Bizi rahmetinle o kâfir kavimden kurtar.” [83] Hz. Musa'nın toplumu, dualarında kurtuluş ile rahmeti bir araya getirmiş, kâfirler topluluğunun zulmünden ancak ilahî rahmet sayesinde kurtulabile­ceklerinin bilincini sergilemişlerdir. Baskıdan, zulümden ve entrikalardan kurtulma bir rahmettir. Bu, rahmetin sosyal manasıdır. 10- Şeytandan koruma rahmettir: İnsanların çok azı şeytanın etkisi altında kalmadan hayatını sürdürebilir. Şeytan, -etkilemeye gücü yetmediği- bu kimselere muhles (şeytanın şerrin­den kurtulmuş) adını vermektedir.[84] İhlas sahibi kimseleri etki alanına ala­mayacağını itiraf eden şeytan, insanların çoğunu etkileyeceğini de Allah'a karşı ifade etmiştir. Bu durumda Yüce Allah, fazlı ve rahmeti gereği ihlas sahibi kişi ve diğer­lerini şeytana tâbi olmaktan korumaktadır. Bu konudaki ayet şöyledir: “Onlara güven ve korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar. Halbuki onu, Peygamber'e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasında işin iç yüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi. Allah'ın size lütuf ve rah­meti olmasaydı, pek azınız müstesna şeytana uyup giderdiniz.” [85] Bu ayetten şu çıkıyor; yanlış haber yaymak, işi uzmanına danışmamak bir şeytan işidir. Bunu yapanlar da şeytana tâbi olmaktadırlar. Yüce Allah'ın lü­tuf ve rahmeti devreye girerek insanları şeytana tâbi olmaktan korumaktadır. Bu mana, ra-hi-me ile rahmeti bir araya getiren öz anlam olmaktadır. Rah­met kavramı, bu manayı rahime'den almaktadır. Yumuşaklık, azaptan korumak, ferahlık, ilahî vahiy, şefkat, peygamberlik, af. kurtuluş, şeytana karşı koruma manalarıyla rahmet, 'rahman' kavramının mana örgüsünü meydana getirmektedir.


16.02.2009 tarihinden beri 18011 defa okundu. Son takip: 23.11.2024 - 10:38