Şerî'at

Şeri’at[19] kelimesi Bahr'de insanların ır­maklardan ve benzerlerinden su almaya gittikleri yerdir, denilmiş­tir. Din şeriatı da bu anlamdadır. Çünkü insanlar ondan, Allah'ın emirlerine, rahmetine ve yakınlı­ğına ulaşır. Râgıb, "şer"in masdar oldu­ğunu so a geniş yola isim yapıl­dığını, "şer", "şır'a" ve "şeriat" denildiğini ifade ettikten so a, "Bu da dinde ilahî yol için istiare olarak kullanılmıştır." demiştir. Bazıları şeriata, şeriat denilmesi­nin su yoluna benzetme ile oldu­ğunu söylemişlerdir. Çünkü, ha­kikat ve doğruluk üzere ona bağ­lananın hem susuzluğunun gi­derileceğini, kana kana su içece­ğini, hem de temizleneceğini ifa­de etmişlerdir. Tıpkı su gibi. [20] Kur'ân'da sadece tek âyette geçmektedir: "Habibim! Seni de emirden bir şeriat'ın üstüne memur kıldık. O halde sen ona tabi ol."[21] Şeri’at Arap dilinde, şera'a fiil kökünden türemiştir. Bu fiil lügatlarda açıklamak, tavzih etmek, izhar etmek anlamlarına gelir.[22] eş-Şari'at, su ve benzeri bir gaye için insanı bir ırmağa, bir su kaynağına götüren yol demektir. Mastar halinde de kullanıldığında "geniş su yolu" anlamına gelir. Suyun çıktığı yere "minhâc", takip ettiği yola da "şeri'a" adı verilir.[23] Ebu's-Su'ûd, şeriatla su yolu arasındaki ilgiyi şu şekilde açıklar: Su insan hayatında ne kadar önemli ise, dinin de, ahiret yurdunu kazanmadaki yeri ve önemi öyledir. Bundan dolayı dine şeri'at denmiştir.'[24] Bu kelime Kur'ân'da isti'are yoluyla dini bağlamda kullanılmıştır. Buradaki isti'arenin suyun kaynağına değil de, kaynağa giden yola yapılması dikkat çekicidir. Dini bağlamda bunun anlamı şudur: eş-Şeri'at, tarihin her hangi bir döne­minde, bir topluma, bir peygamber aracılığıyla açılan yoldur.[25] Câhiliye şiirinde bu kavramın lügat manasının kulla­nıldığını görmekteyiz. Meselâ, o dönemde şairlerin üstadı olan İmruu'l-Kays bir şiirinde bu kelimeyi kullanarak şöyle demiştir: "Yaban eşekleri arzu ettikleri suyun kaynağını gördük­lerinde, orada bulunan okçular sebebiyle, göğüslerinin kana bulanacağından korktuklarından..."[26] Araplar, su kova vasıtasıyla değil, kendiliğinden çıkar ve kesintisiz akarsa, buna "şeri'a" derlerdi. "Şeri'a"nın bir diğer manası da ağzına su koymaktır.[27] Dil bilginleri "şeri'at" kelimesinin dini manasını şöyle değerlendirmişlerdir: el-Leys; "Allah'ın, kullarına vazettiği oruç, hac, zekât, nikâh ve buna benzer ibadetler "şeri'at" diye isimlendirmişlerdir.”[28] demektedir. Katâde ise, dinin tek olduğunu, fakat şeriatların farklı olduğunu[29] belirterek ayette yer alan "şeria't" kelimesini bir nevi tanımlamıştır. Tahânevî'ye göre "şeri'at"; akıl sahibi insanları, övgüye layık olan hür iradesiyle, ahirette ve dünyada kendi menfaatleri olan, bizzat iyiye sevk etmek için Allah tarafından konulmuş bir sistemdir. Diğer bir ifâde ile herhangi bir peygamberin Allah tarafından insanlara getirdiği hükümlerdir. Bunlardan pratikle ilgili olanlarına fer'î ve amelî, inançla ilgili olanlarına ise aslî hükümler denir.[30]


16.02.2009 tarihinden beri 2894 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 08:39