Tuğyân

Tuğyan, her hususta haddi aşmaktır. "Su taştığı vakit sizi ge­mide biz taşıdık"[264] mealindeki âyette de tuğyan kelimesi yükselmek ve haddi aşmak manalarında kullanılmıştır. Bu kelimeden türemiş olan Tâğiye kelimesi de inatçı ve zorba demektir. "Tağâ" fiili kökünden türemiştir. Bu fiil "konulmuş olan sınırları aştı, isyanda ve karşı çıkışta ileri gitti azdı, azgın oldu, ölçüsüz şekilde hareket etti" anlamlarına gelmektedir.[265] Kur'ân bağlamında ise, günahta ve isyanda en uç noktaya varma gibi anlamlara gelmektedir. Kur'ân'da lügat manasıyla ilgili olarak şu âyet zikredilebilir: “Su tuğyan ettiğinde (kabarıp taştığında) sizi akıp giden gemide taşıdık."[266] Lügat anlamı dışında da şu âyet zikredilebilir: "Vaktaki insan kendisini ne zaman rahata ulaşmış görürse hemen azar.”[267] Bu âyet bize, insanların azmasına sebep olan en önemli etkenin, insanın kendisini müstağni, yani hiç kimseye muhtaç olmayacak bir konuma geldiğini görmesi olduğuna işaret etmektedir.[268] Kur'ân, Firavun örneğinde olduğu gibi, insan, egosunu ilâhlaştırdığı zaman azar. Kur'ân'a göre haddi aşanları Allah cezalandıracaktır.[269] Kur'ân tağutu bir kötülük objesi olarak da kullanır. Dolayısıyla tağut; anlaşıldığı kadarıyla kötü veya kötülük simgesi anlamındadır.[270] Bu âyetlerde tâğutun, bir şahıstan ziyade kötülük ilkesi anlamına geldiği görülmektedir."[271] Bu kavramla ilgili olarak câhiliye dönemine ait malzemeye rastlayamadık.[272] Tuğyân, dört şekilde tefsir edilir: 1. Dalâlet "Onları sürüklüyor, tuğyanları (dalâletleri) için­de bocalarlarken." [273] "Bizimle karşılaşmayı ummayanları tuğyanları (dalâletleri) içinde bırakırız da bocalar dururlar."[274] "Rabbimiz! Onu ben tuğyan ettirmedim (onu ben dalâlete düşürmedim); ve lakin kendisi derin bir da­lâlet içinde idi." [275] "Aksine siz tuğyan etmiş (dalâlete düşmüş) bir kavm idiniz." [276] "Bu böyle. Tuğyan etmişler (dalâlete düşmüşler) için ise, muhakkak şerr bir meâb (merci) var­dır." [277] "Şüphesiz cehennem olmuştur bir mirsâd, tuğyan edenler için bir meâb {dönüp varılacak son yer}" [278] 2. İsyan "Fir'avn'a git; çünkü o tuğyan (Allah'a isyan) etti." [279] "Onda tuğyan etmeyin (menn ve selva'yı sakla­yarak Allah'a isyan etmeyin)." [280] 3. Yükseklik ve çokluk "Şüphesiz ki, su tuğyan ettiğinde (su çoğalıp yükseldiğinde) sizi gemide Biz taşıdık." [281] 4. Zulm "Göz kaymadı ve tuğyan etmedi/taşmadı." [282] "Mîzânda tuğyan (zulm) etmeyin!" [283]


16.02.2009 tarihinden beri 2626 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 10:47