Vesvâs

Vesvâs, vesvese veren şeytan demektir. Bu, gizli, söz ve kişinin içinden geçen kelam mânâsına gelen "vesvese" kelimesinden türetilmiştir. A'şa şöyle der: O dönüp gittiğinde, vesvese verici olarak zînetinin sesini duyarsın.[108] Vesvâs, "vesvese" manasına ism-i masdar veya muzaf rubainin masdarı bu vezinden de geldiğine göre, masdar olmak­la beraber çok vesveseci, "muvasvis" manasına, mübalağa için sı­fat ve isim olarak kullanılmıştır. Vesvese, kesilmiş, vesvese kaynağı demek gibidir. "El-vesvâs" şeytanın bir ismi olmuştur. Ebû Hayyân, "el-vesvâs" şeyta­nın ismidir, ancak, şehvetlerin fısıldadığı vesveseye de denilir. Vesvese, esasen, fis, hiş demek yavaş fısıltı yapmak, fiskos etmek gibi gizli sese denilir. Huliyyat fı­sıltısına, "vesvâsü'l-huliy" denil­mesi bundandır, demiştir. Kâmûs'ta geçtiği üzere, avcı­nın ve köpeklerin yavaşça çıkar­dıkları seslere de "vesvâse" ve "vesvâs" denir. Bu nedenle, nef­sin veya şeytanın kalbe ilka ve il­ham ettiği, fısıldadığı, hayırsız, faydasız, alçak hatıra ve dağdağa­ya "vesvese" denilmesi genel ka­bul görmüştür. "Vesvese" kelimesi Kur'ân'da hem nefsin ("nefsinin ona ne fısıl­dadığını biliriz"[109]) ve hem de şeytanın vesvesesi ("Şeytan ona vesvese verdi")[110] olarak kullanılmıştır.


16.02.2009 tarihinden beri 7148 defa okundu. Son takip: 22.11.2024 - 06:15