Cabbâr
Cebbar; büyük, güçlü, güç ve kudret sahibi. Cabbâr[1], "cebir"den mübalağalı ism-i faildir. Yani çok cebredici, istediğini yapmaya mecbur bırakan demektir. Cabbâr vasfında başlıca iki mana vardır. Birincisi; cebir, kırığı yerine getirip sıkı sıkıya sarmak, eksiği ıslah edip tamamlamak demektir. Nitekim "cebri mafat etti" denilir ki, kaybolanı yerine getirdi, telafi eyledi demek olur. Bu manada cabbâr ismi, halkın eksikliklerini tamamlayan, ihtiyaçlarını gideren, işlerini düzelten aynı şekilde ortaya çıkan bir sorunu çözmede çok kararlı ve güçlü hakim manasına da gelir. İkincisi, dilediğini zorla yaptırmak anlamına gelir. Bu anlamda cabbâr "zorlu" demek olur. Kahhâr ismi gibi "cabbâr" ismi de halkı iradesine mecbur eden, dilediğini, istediği gibi yaptırmaya kadir olan, iradesine karşı gelinmesi mümkün olmayan güç ve kudret sahibi demektir. Ayrıca cabbâr isminde, kendisine erişilemez, el uzatılamaz manasının olduğu da İbni Enbari tarafından söylenmiştir. Nitekim, el yetişmeyen çok yüksek hurma ağacına da "cabbâr" denilir. Halkın, insanların sıfatı olarak kullanıldığında cabbâr kelimesi şu anlamlara gelir: 1- Musallat olmak, 2- İri gövdeli, 3- İnatçı, dik kafalı, ibadet etmemekte direnen. 4- Katil, çok zalim, çok kişiyi katleden demektir. [2] Cebbâr, dört şekilde tefsir edilir: 1. Kahredici güce sahip, istediğini, herkese ve her şeye rağmen yerine getirebilen -ki bu da Allah Teâlâ'dır- "Azizdir, cebbardır (yarattıklarını, irade ettiğini yerine getirmeye kahr u galebesiyle mecbur edendir)." [3] "(Ey Nebi!) Sen onların üzerinde bir cebbar (onları İslâm'a girmeye mecbur edecek güç ve egemenliğe sahib) değilsin." [4] 2. Haksız yere öldüren -yaratılmışlar için- "Yakaladığınız zaman da cebbarlar olarak mı yakalarsınız (zorbaların yaptığı gibi yakalayıp haksız yere mi öldürürsünüz)?" [5] "(Ey Mûsa!) Sen yeryüzünde bir cebbar (haksız yere öldüren bir kimse) olmayı irade ediyorsun?" [6] "Allah, mütekebbir (Allah'a ibâdeti kendine yediremeyip büyüklenen) her cebbarın (haksız yere öldüren her kimsenin) kalbini işte böyle mühürler." [7] 3. Allah'a ibâdeti kendisine yediremeyip büyüklenen/mütekebbir "(Yahya), cebbar (yani, Allah'a ibâdeti kendine yediremeyip büyüklenen) ve isyankâr (yani, O'na isyan eden bir kimse) değildi." [8] "(İsâ şöyle dedi): "Beni bir cebbar (Allah'a ibâdeti kendine yediremeyip büyüklük taslayan) şaki kılmadı." [9] 4. Boylu-poslu, iri-yarı ve kuvvetli "Orada cebbar (boylu-poslu, iri-yarı ve kuvvetli) bir kavm var." [10]
16.02.2009 tarihinden beri 23605 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 10:26