Ehad
Ehad kelimesi, bir tek, yalnız bir demektir. Ehad, "bir" demek olan "vahid" anlamında kullanılırsa da aralarında önemli farklar vardır. Ehad, zâtında kesre dahil hiçbir edat kabul etmeyen, hiçbir vesile ile iki olması mümkün olmayan hakiki birdir. Hep bir, daima bir, maadası/kendisinden başkası hiç olan birdir. Ezherî, "raculun ehadün", "dirhemün ehadün" denilmez, "racülün vâhidün", dirhemün vâhidün" denilir, "ehadiyat" yalnızca Allah için kullanılır, demiştir. "Ehad", Allah'ın yalnızca kendisine özgü olan sıfatlarından bir sıfattır. Râgıb ise, "mâ fi'd-dâri ehaden" "evde ehad yok" demek evde hiç kimse yok demektir, demiş, "fi'd-dâri ehad" şeklinde kullanımın yanlış, sakat ve anlamsız olduğunu da ifade etmiştir. Ehad, üç şekilde tefsir edilir: 1. Âllah vasfedilmiştir "O, hiç kimsenin (ehad) (yani, Allah'ın! kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?! "Ben yığın yığın mal tükettim" diyor. Hiç kimsenin (ehad) (Allah'ın) kendisini görmediğini mi sanıyor?!" [23] 2. Nebi (s.a) kasdedilmiştir "(Münafıklar), "Sizin (Yahudiler) aleyhinize hiçbir kimseye (ehad) (Muhammed'e) ebediyyen itaat etmeyiz" dediler." [24] "Hiç kimseye (ehad) (Nebi'ye) dönüp bakmadan uzaklaşıyordunuz." [25] 3. Mevlâ (azadlı köle) olduğu esnada Bilal kasdedilmiştir; [26] "Onun yanında hiçbir kimsenin (ehad) karşılığı verilmesi gereken bir nimeti yoktur (Ebû Bekr'in yanında, Bilal'ın bir nimeti yok ki, Ebû Bekr onu, o nimete karşılık olarak azad etmiş olsun. Aksine Ebû Bekr, Bilal'i, Allah'ın rızasını kazanmak için azad etmiştir)." [27]
16.02.2009 tarihinden beri 19683 defa okundu. Son takip: 24.11.2024 - 06:06