Eraeyte

"Eraeyte" deyimi, Arapça'da benzeri bulunmayan bir soru ve taaccub kelimesidir. Derin bîr hayret ortaya koymak suretiyle "ahbirunî" (bana haber veriniz) anlamına gelir.

Kurala göre bunun tam ma­nası "sen kendinizi gördün mü, söyle?" demek gibi görünse de, nahiv ilminde bu şekilde fail ve mef'ul olmadığından kıyasa uy­mayan bir terkip olarak ifade edi­lir. "Eraeyteke"nin (sen seni gördün mü?) "Eraeytekum" (sen sizi gördünüz mü?) yerinde bir te'kit ve tefsir manasında bulunduğu ve tümüyle "acaip, haydi haber ver" veya "haber veriniz" mealin­de kullanıldığı ifade ediliyor.

"Eraeyte"de hemze soru içindir ki, taaccub ve haber verme bunun gereğidir. Bu fiil, gözle gör­dükten veya "görmeye isabet etmek ciğere nüfuz etmek" manasına re'y ve itikaddan veya iki mef'ulüne teaddi eden, ef’âli kulûb'dan, babında bakî ilim mana­sına görüş, yahut baki olmayıp haber verme manasına olan ilmî görüş olmak üzere dört iştikak (türeme) ile kullanılır. İlk üçünde kelimenin aslından olan ikinci hemze, ya tahkik, beyne beyne teshil ile okunur ve hazfı caizdir. Muhatabın değişmesine göre "eraeyte", "eraeytuma", "eraeytum" gibi "te" harfi ile değişir ve faili gösterir. Buna "erayteke", "eraeytukum" gibi "kafin bitiş­mesi caiz olmaz. Ancak haber ver­me manasına olduğu zaman hem­zenin tahkiki ve beyne beyne tes­hili, harfi ve elife ibdal ile meddi caiz olur.

Nitekim, kıraatlerin çoğunlu­ğunda, tahkik ile, Nafi ve Ebû Ca'fer de teshil ile, Kisaî'de ıskat ile, Verş'de, hemzenin (ibdal) eli­fe çevrilmesi ile okunmuştur ki, bu ibdal sarf ilmi kaidesine aykırı olmakla beraber Arap kelamında kullanılmaktadır.

"Ahbirunî" (bana haber ve­rin) manasında, muhatabın değiş­mesine göre "erayte", "eraytumâ", "eraytum" gibi "te"nin ön­ceki gibi değişmesi caiz olduğu gibi ,"te" müfred müzekkerdeki hali üzere meftuh kalmakla bera­ber muhatabın değiştiğine işaret için sonuna "eraeyte" "eraytekum" gibi çeşitli şekilde bitişik "kafin katılması da caizdir ki, bu durum bu fiile mahsustur.

Buna göre "eraytekum" keli­mesi "eraeytum" yerinde olmak üzere "ehbiruni" (bana haber ve­riniz) demektir. Yani "küm" zami­ri, mef'ul değil failin değiştiğine delalet eden bir harftir. Basralıların izahı budur.

Bu şekil ile mana yine "ahbirunî" (bana haber verin) olmakla beraber "eraeyteke" ile "eraeyte", "eraeytekum" ile "eraeytum" ara­sında esas itibariyle ince bir zevk farkı vardır. "Eraeytekum" kalbte gerçekleştiğinde, kişinin kendi­sinde ve kendi nefsinde ve özün­de meydana gelen şeylerle ilgili vicdanında oluşan sorular, "era­eytum" ise mutlak bir vicdanî şu­ur ile "sormak" ve "soruşturmak" demek olur.

Nitekim En’am: 6/40 ayetinde "era­eytekum" sorusu bu şahsî, enfusî bir fiil olan dua ile ilgili vicdana yönelmiş, "eğayrallahi ted'ûne" (Allah'tan başkasına mı yöneliyorsunuz) buyurulmuştur. [101] ayetinde "kul eraeytum...." "Allah'tan başka bunları size geri ve­recek ta ı kimdir", buyurulmuş, nefislere dışlarından vaki olacak gelmelerle ilgili vicdana yöneltil­miştir ki, Kisaî mezhebi hem nah­ve ait kıyasa uygun hem de bu in­ce farkı açığa çıkarması bakımın­dan bizce daha çok dikkate şa­yandır.


16.02.2009 tarihinden beri 6286 defa okundu. Son takip: 29.03.2024 - 01:30