Emr
Emr, iki manada tefsir edilir: 1. Emr bi'l-ma'rûf, tevhidi emretmek/tevhîd ile emretmek; nehy 'ani'l-münker, şirkten nehyetmek "Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; ma'rûfu (Allah'ın tevhidini/Allah'ı birlemeyi) emreder, münkerden (şirkten) nehyedersiniz." [49] "Tevbe edenler, ibâdet edenler... ma'rûfu (tevhidi) emredenler, münkerden (şirkten) nehyedenler..." [50] "(Lokman oğluna şöyle tavsiye etti): "Ey oğulcuğum! Salâtı ikâme et, ma'rûfu (tevhidi) emret, münkerden (şirkten) nehyet!" [51] 2. Emr bi'l-marûf, Nebi'ye -Allah'ın salât ve selâmı o'na ve alîne olsun- ittiba etmek ve o'nu tasdik etmek; münker, tekzib etmek/yalanlamak "(Ehl-i Tevrat'ın) hepsi bir değildir. Ehl-i Kitap'tan... ma'rûfu (Muhammed'e îmânı) emrederler, münkerden (Muhammed'i tekzib etmekten/yalanlamaktan) nehyederler..." [52] "Mü'min erkeklerle, mü'min kadınlar birbirlerinin velîleridir; ma'rûfu (Muhammed'e îmânı) emrederler, münkerden (Muhammed'i tekzib etmekten/yalanlamaktan) nehyederler." [53] Emr: Emr; on üç şekilde tefsir edilir: 1. Dîn "Nihayet hak geldi ve hoşlanmamalarına rağmen Allah'ın emri (Allah'ın Nebisi'ne emr olarak verdiği, fakat kendilerinin dahil olmadıkları İslâm Dîni) üstün oldu." [54] "Onlar emrlerini (kendisiyle emr olundukları halde başkasını kabul ettikleri dînleri olan İslâm'ı) aralarında parça parça ettiler." [55] 2. Qavl/söz "Hani aralarında emrlerini (qavllerini/sözlerini) tartışıyorlardı (konuşuyorlar/söz alış-verişinde bulunuyorlardı)..." [56] "Emrlerini (qavllerini/sözlerini) aralarında tartıştılar (kendi aralarında konuştular/söz alış-verişinde bulundular)." [57] "Nihayet emrimiz (qavlimiz/sözümüz) gelip de tandır kaynayınca..." [58] Hûd ve Salih hakkında da böyle (buyurulmuş)dur. 3. Azâb "Emr kaza edilince (ateş ehli hakkında azâb vâcib olunca) şeytan da der ki... " [59] "Emr'in kaza edileceği (azabın vâcib olacağı)..." [60] "Su çekildi, emr kaza edildi (suda boğulmak suretiyle azâb vâcib/gerekli oldu)." [61] 4. İsâ "O münezzehtir. Bir emri kaza ettiğinde (İsa'nın babasız doğmasına hükmettiğinde -ki İsa'nın babasız doğacağı O'nun ilminde olan bir şeydi-) ona yalnızca 'Ol!' der, oluverir." [62] 5. Bedir'de katledilecekler "Allah'ın emri (Bedir'de öldürülecek olanlara dair hükmü) geldiğinde hak ile hükmolunur." [63] Bu buyruk Mekke'de inmişti. Allah Mekke’lilerin öldürülmesi hakkındaki emrini Medine'de gerçekleştirdi. Enfâl süresindeki şu âyet işte bunu anlatmaktadır: "Hani karşılaştığınız o vakit onları sizin gözlerinize az gösteriyor, sizi de onların gözlerine az gösteriyordu ki Allah emri kaza etsin." [64] Bununla Mekke kâfirlerinin Bedir'de öldürülmesi kasdedilmektedir. İşte Mü'min süresindeki, Allah'ın emri geldiğinde hak ile hükmolunur [65] âyetiyle kasdedilen budur. 6. Mekke'nin fethi "O halde Allah'ın emri (Mekke'nin fethi) gelinceye kadar tarabbus edin (gözetleyip bekleyin)." [66] 7. Benî-Kurayza'nın öldürülmesi ile Benî-Nadîr'in sürülmesi "Afv ve safh ile davranın, Allah'ın emri gelinceye (Yahudilerden Benî-Kurayza'nın öldürülmesi, Beni-Nadîr'in sürülmesi gerçekleşinceye) kadar." [67] Bunun bir benzeri de Mâide sûresinde yer almaktadır. 8. Kıyamet "Allah'ın emri (kıyamet) geldi." [68] "Ama siz Allah'ın emri (kıyamet) gelinceye kadar tarabbus ettiniz, şüphe ettiniz, kuruntular sizi aldattı." [69] 9. Kadâ'/hükm "Emr'i tedbir eder (kazasına dair hükmü yalnızca O verir), Hiç kimse şefaat edemez; meğer ki O'nun izninin ardından ola." [70] "İyi bilin ki, halk ve emr (yarattıkları hakkında dilediği şekilde hükm vermek) O'na aittir." [71] 10. Vahy "Semadan arza (gök ile yer arasında) emr'i (vahyi) tedbir eder (indirir)." [72] 11. Bizatihi emr/iş "İyi bilin ki, emr'ler (mahlukâta ait işler) Allah'a varır." [73] 12. Nasr (zafer, yardım) "O emr'den (zaferden) bize birşey var mı?" diyorlardı. De ki: "Doğrusu bütün emr Allah'ındır." [74] 13. Zenb/günah "Böylece emrinin vebalini (günahının cezasını) tattı." [75] "Emr'lerinin vebalini (günahlarının cezasını) tatmışlardı." [76] "Emr'inin vebalini (günahının cezasını) tatsın." [77]
16.02.2009 tarihinden beri 3434 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 08:35