Hel

Hel, bir istifham ifadesi­dir/harfidir. Böyle olmakla bera­ber bazan, "hel hazâ illâ beşerun" ifadesinde olduğu gibi "mâ" ma­nasında olumsuzluk bildirir. Ba­zan da "hel etâ" ifadesinde oldu­ğu gibi "kad" isbat ve te'kid için kullanılır. Müfessirler İnsan: 76/1 ve Ğaşiye: 88/1'deki "hel" ifadesinin "kad" mana­sında olduğunu söylemişlerdir. Böyle olunca anlam; pekiştirme anlamında, "gerçekten geldi" ve­ya "geldi mi geldi" veyahut, "gel­di ya" olur. [257] Hel, dört manada kullanılmıştır: 1. (olumsuzluk edatı olan) mâ "Onlar, kendilerine meleklerin gelmesinden başkasını mı (hel) bekliyorlar (başkasını beklemiyorlar)." [258] Bunun bir benzeri de Nahl sûresindedir [259] "Onlar, buluttan gölgeler içinde Allah'ın ve meleklerin kendilerine gelivermesinden başkasını mı (hel) bekliyorlar (başkasını beklemiyorlar)." [260] "Onlar, farkında değillerken Saat'in ansızın kendileri­ne gelmesinden başkasını mı (hel) bekliyorlar (başkasını beklemiyorlar)." [261] "Artık onlar Saat'in kendilerine ansızın gelmesinden başkasını mı (hel) bekliyorlar (başkasını beklemiyorlar)." [262] "Rasûller üzerine apaçık tebliğden başkası mı (hel) düşer" (rasûller üzerinde apaçık tebliğden baş­kası düşmez)"[263] 2. dır-dir, tır-tir, dı-di, tı-ti "İnsan üzerinden geçti mi (geçti/geçmiştir)..." [264] "Sana ğâşiyenin hadisi geldi mi (geldi/gelmiş­tir)." [265] "Sana Musa'nın hadîsi geldi mi (geldi/gelmiş­tir)."[266] "Sana İbrahim'in konuklarının hadîsi geldi mi (geldi/gelmiştir)." [267] 3. Olumsuz soru edatı anlamında "Seni delâlet edeyim (delâlet etmeyeyim) mi, huld ağacına?" [268] "Size "....." diye haber veren bir adama delâlet edelim (delâlet etmeyelim) mi?" [269] "Amelleri açısından en çok ziyana uğrayanları size ha­ber vereyim (haber vermeyeyim) mi?" [270] "Size şeytanların kimin üzerine indiğini haber vere­yim (haber vermeyeyim) mi?" [271] 4. İstifham-ı inkârı/inkâr tarzında soru "Size rızık olarak verdiklerimizde, sağ ellerinizin sahib oldukları kölelerinizden ortaklarınız olmasını... kabul eder misiniz (etmezsiniz)." [272] "O Allah ki sizi yarattı, so a size rızık verdi, so a sizi öldürür, so a sizi diriltir. Sizin şeriklerinizden bunlardann birini olsun yapabilecek var mıdır?! (yoktur)." [273] "Ortak koştuklarınızdan ilkin yaratıp so a onu iade edecek kimse var mıdır (yoktur)." [274] "Ortak koştuklarınızdan hakkı gösterecek bir kimse var mıdır (yoktur). De ki: "Hakkı gösterecek Al­lah'tır. Acaba hakka ileten mi uyulmaya daha layık­tır, yoksa...?!" [275] "Acaba şimdi bizim için şefaat edecek şefaatçiler bulu­nur mu (bulunmaz)." [276] Keza, Şûra ile Mü'min sûresinde de böyledir.


16.02.2009 tarihinden beri 3067 defa okundu. Son takip: 18.11.2024 - 08:27