Hikmet

Hikmet, kendisiyle amel edilen faydalı ilim. Bakara: 2/19’da maksat, Hz. Peygamberin Sünnet-i seniyyesidir. Hikmet, ilim ve amelde sağ­lamlık, başka bir deyişle sözde ve işte isabet demektir. Hüküm, hükümet, ihkâm (sağlamlaştırma) kelimeleriyle ilişkili bir masdar ve isimdir. Lafzî ve manevî alanda birçok kelime ile anlam ilişkisi ol­duğundan bulunduğu yere göre tefsir edilmesi gerekir. Mastar olması açısından, kö­tülükleri ortadan kaldırmak, iyi­likleri elde etmek manası vardır. Hüküm, hükümet ve ihkâm bu kökten alınmıştır. Her nerede kö­tülüğü gidermek ve iyiliği elde et­mek varsa, orada "hikmet" anla­mı vardır. Bu nedenle bir şeyin içinde gizlenen ve sonuç bakımın­dan ortaya çıkacak olan fayda ve iyiliğe o şeyin hükmü ve hikmeti denilir. Hikmetin anlamlarından biri budur. Bu anlamın, hikmetin hedef anlamı olmasa bile, bu anla­mın az çok hepsinde bulunması gerekir. Buna göre hikmet sözü, fayda sözünden daha özel bir anlam ifa­de eder. Sebep kelimesinden daha geniş bir anlama sahiptir. Zira hikmet, sebepten önce olabileceği gibi, nihai hedeften so a da ola­bilir. Yani sebebin sebebi, amacın sonucu şeklinde ortaya çıkabilir. Hikmet denildiği zaman, mutlaka ya bir sebep-sonuç ilişkisi ya da genel olarak bir sebebin nedeni ve buna benzer gerekçeli bir mana söz konusudur. Yani hikmet, mut­laka sonucun sebebe irca edilme­si, tutarlı ve sağlam bir ilişki anla­mını ifade eder. Nitekim, bir işi bir başka işe isnad etmeye hüküm denildiği gi­bi, ilmî, amelî herhangi bir doğru karara da hikmet denilir. En genel anlamda hikmet, fayda, yarar ve sağlamlaştırma anlamlarından dolayı her güzel bilginin ve her faydalı işin ismi olmuştur. Bununla beraber pratik ilim­lerle ilişkisi, teorik/nazarî ilimlerle ilişkisinden daha fazladır. Güzel ameller içindeki yeri de ilme yöne­liktir. Bir işi körü körüne değil de, önünü sonunu düşünerek ve on­dan doğacak bütün tehlikeleri ber­taraf etmeyi gözeterek yapmak de­mektir. İlim ve amel hikmetin en esaslı manasını teşkil eder. Hikmet kelimesi şu anlamlar­da tefsir edilmiştir. 1- Hikmet, sözde ve fiilde doğruya isabet etmedir. 2- Hikmet hem ilim hem ameldir. 3- Hikmet, ilim ve fıkıh de­mektir. 4- Hikmet, varlıkların özün­deki manaları anlamaktır. 5- Hikmet, Allah'ın emrini anlamaktır. 6- Hikmet, anlamak demek­tir. 7- Hikmet, icad etmektir. 8- Hikmet, varlık düzeninde her şeyi yerli yerine koymak de­mektir. 9- Hikmet, güzel ve doğru iş­lere yönelmektir. 10- Hikmet, siyasette gücü yettiği kadar yüce yaratıcıya ben­zemeye çalışmaktır. 11- Hikmet, Allah'ın ahlâkı ile ahlaklanmaktır. 12- Hikmet, Allah'ın emirleri­ni düşünmek ve ona uymaktır. 13- Hikmet, Allah'a itaattir. 14- Hikmet, doğru ve hızlı karar verebilmektir. 15- Hikmet, bir nurdur, ves­vese ile hakikat arasındaki fark bununla belirlenir. 16- Hikmet, doğruyu ilet­mektir. 17- Hikmet, din ve dünya dü­zenidir. 18- Hikmet, ledünnî ilmidir. Mukatil'e göre hikmet Kur'ân'da dört şekilde tefsir edilir. 1- Kur'ân öğütleri manasına.[326] 2- Anlamak, bilmek manası­na.[327] 3- Nübüvvet manasına.[328] 4- İnce sırları ile Kur'ân anla­mına.[329] Kısacası, sağlam bilgi, güzel huy, faydalı sanat, herkesin fay­dasına olan hizmet, sebep ve se­bebiyet, bir kötülüğü önlemek ve­ya bir iyiliği elde etmek için yapı­lan herhangi bir şey, ibret ve ders almayı gerektiren herhangi bir söz ve nasihat, tuhaf bir şeyin sır­rını anlamaya yönelik çaba, pey­gamberlik, sağlam gelenekler, Al­lah'ın değişmez kanunları, Peygamber'in sünnetleri, şeriat, din, kitap, Kur'ân, İncil, işte bunların hepsi hikmetin çeşitli manalarından bir tanesidir. [330] Hikmet, beş şekilde tefsir edilir: 1. Kur'ân'daki emir ve nehiylerden oluşan nasihatlar "Size indirdiği Kitap'tan (Kur'ân'dan) ve Hikmet'ten (Kur'ân'daki emir, nehiy, helâl ve hara­ma ilişkin nasihatlar dan)..." [331] "Allah sana Kitab'ı (Kur'ân'ı) ve Hikmet'i (Bakara, sûresinde zikredilen helâl ve haramları) in­dirdi." [332] "Ona Kitabı (Kur'ân'ı) ve Hikmet'i (Kur'ân'da bulunan helâl ve haram türünden nasihatları)... öğretecek." [333] "Size verdiğim Kitab ve Hikmet'ten so a beraberinizdekini tasdik eden bir rasûl geldi­ğinde, ona îmân edecek ve ona yardım edeceksiniz... "[334] "Onlarda nefslerinden bir rasûl çıkardı; onlara âyetlerini tilavet edi­yor, onları arındırıyor, onlara Kitab ve Hikmet'i öğretiyor..."[335] "Biz o'na (Yahya'ya) daha sabi iken hükm (fehm/anlayış/kavrayış) ve ilm verdik. " [336] 2. Fehm (anlama/kavrama) ve ilm "Andolsun biz Lokmân'a hikmet (fehm/anla­yış/kavrayış ve ilm) vermiştik." [337] "Her birine hükm (fehm/anlayış/kavrayış ve ilm) vermiştik." [338] "İşte onlar kendilerine Kitap, hükm (fehm/anlayış/kavrayış ve ilm) ve nübüvvet verdiğimiz kimse­lerdir." [339] 3. Nübüvvet "Biz Âl-i İbrahim'e Kitap ve hikmet (nübüvvet) vermiştik." [340] "Ona Hikmet (nübüvvet) ve fasle'l-hitâb vermiş­tik." [341] "Allah o'na mülk ve hikmet (nübüvvet) vermişti." [342] 4. Kur'ân'ın tefsiri "Kime hikmet verilmişse, ona çok hayr verilmiş de­mektir." [343] 5. Kur'ân "Rabbinin yoluna hikmet (Kur'ân) ile çağır!" [344]


16.02.2009 tarihinden beri 3313 defa okundu. Son takip: 17.11.2024 - 07:34