Sa’at

Sâ'at, zamanın parçalarından bir parçadır. Benzetme yapılarak kıyamete de sâ'at denilir. Kamer: 54/1, A’raf: 7/87 gibi. Kıyamet anlamında sa­at, üç şekilde kullanılır. 1- Büyük saat (sâ'at-i kübrâ), insanların yeniden diriliş anı. 2- Sa'ât-i vustâ (orta saat), bir karn (asır) ahalisinin ölümüdür. 3- Küçük saat (sâ'at-i suğrâ), insanın ölümüdür. Yani her insanın kendi ölü­müdür. [1] Lügatta zamanın bir parçası için kullanılır. Kur'ân'da ise Kıyametin kopacağı vakit anlamına gelmektedir.[2] Câhiliye döneminde ise sadece lügat anlamında kullanıldığını o döneme ait malzemelerde bulmamız mümkündür. Nitekim Adiyy b. Zeyd bir beytinde şöyle demektedir: "Benim ölümümün bugünün veya yarının her hangi bir vaktinde bana ulaşacağını mı kınıyor.”[3] İbn Manzür, Zeccac'ın bu kelimeyi şöyle tarif ettiğini nakleder: "es-Sâ'a" kıyametin kopacağı vakti simgeler. Bununla da gizli bir anda, büyük bir olay cereyan edece­ğinden, vaktin çok kısa olması sebebiyle bu zamana (bir an, bir lahza) manasına gelen "sâ'at" adı verilmiştir.[4] Kur'ân'da ise, insanların yaşamının biteceği günü simgeleyen (kıyametin kopmasına) alem olarak kullanılmış, Allah'ın, insanları sınırladığı bir anda ansızın yakalayacağı için bu isimle anılmıştır.[5]


16.02.2009 tarihinden beri 2559 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 10:45