Şirk-Müşrik

Şirk; ortaklık, pay. Şirk, bîr zu­lüm ve haksızlıktır: Çünkü zu­lüm, bir şeyi olması gereken yerin gerisine/aşağısına koymaktır. Allah'ın hakkını Allah'tan başkasına vermektir. Aynı zamanda Allah'ın mükerrem kıldığı, şeref verdiği insan nefsini, bir yaratılmışa iba­det ettirerek onu aşağılamak, zelil etmektir. Şirk bir zulümdür; çünkü, ilahlığı, hiçbir zaman söz konusu olmayan, olma imkanı bulunma­yan bir yere koymaktır. Zeyd'in malını Amr'a vermek zulümdür, Çünkü Zeyd'in malını, Amr'ın eli­ne koymakla Amr'a haksızlık ve zulüm yapılmıştır. Lakin, hibe ve­ya satış gibi yollarla Amr bu mal­lara sahip olabilir. Halbuki şirk koşmak, ilahlığı/mabudluğu Allah'tan başkası­na vermektir. Allah'tan başkası­nın ise hiçbir şartta ilah olması mümkün değildir. Kur'ân'da türevleriyle birlikte 186 âyette zikredilmek­tedir. "Şe-ri-ke" fiil kökünden gelmektedir. Şerike ortak olmak demektir. Aynı kökten gelen "şirket", ortaklık anlamını içer­mektedir. Dolayısıyla iki veya daha çok kimsenin maddi veya manevi alandaki ortaklıklarına şirket veya müşareket denir.[46] Fiilin ifa'l babındaki şekli olan "eşraka", ortak tanımak ve ortak koşmak; bu babın ism-i faili olan "müşrik'' de ortak koşan demektir.[47] Dinî anlamda "şirk", Allah'ın ortağı olduğunu kabul etmek veya yaptığı ibadetlere başkalarını da ortak kılmaktır. Bu da putlara ağaçlara, hayvanlara, kabirlere, göksel cisimlere, tabiat kuvvetlerine, ruhani varlıklara ve insanlara uluhiyet vererek tapınmaktır.[48] Hususi anlamda ise şirk, Yüce Allah'ın uluhiyetinde sıfat ve fiillerinde, eşi ve ortağı bulunduğunu kabul etmektir.[49] İşte Kur'ân'ın şirk konusunda ele aldığı kimseler daha çok bu tür müşriklerdir. İslâm'dan önce bu kelime yalnız maddi ortaklığı ifade ederdi. Nitekim Lebîd b. Rabî'a bir beytinde şöyle der: "Efendilik (iş sahipliği) çocuğa ait olduğu halde sahte ortaklar birer ikişer üşüşmektedirler."[50] Görüldüğü gibi, câhiliye döneminde sadece işortaklığı manasını ihtiva eden bu kelime, Kur'ân'ın nüzulünden so a, Allah'a ortak koşmak manasını da ihtiva eder olmuştur. Zira o dönemde tevhid akidesi yerleşmemiş, putlara tapma da yaygın bir hal almıştı. Diğer Peygamberlerden kalan bilgiler ise tahrif edilmiş ve bunun neticesinde insanlar, Allah'a yaklaştırsınlar diye putlara tapar olmuşlardı.[51] Şirk ile küfür bir birine yakın iki kavramdır. Aralarındaki fark, küfrün daha genel, şirkin ise daha hususi olmasıdır. Bu anlamda her şirk, küfürdür, fakat her küfür şirk değildir. Çünkü şirk, Allah'a, zat, isim ve sıfatlarında ortak tanıma sonucu meydana gelir. Küfür ise, insanı inkâra götüren bir takım inançların kabulü ile gerçekleşir. Küfür sayılan inançlardan biri de Allah'a ortak tanımadır.[52] Şirk, üç şekilde açıklanmıştır: 1. Başkasını O'na denk tutarak Allah'a eş/ortak koşmak. "Allah'a ibâdet edin, O'na hiçbir şeyi şirk koşmayın (başkasını O'na denk ve eş tutmayın)!" [53] "Doğrusu Allah, Kendisine şirk koşulmasını (denk ve eş tutulmasını) bağış­lamaz." [54] "Kim Allah'a şirk koşarsa (başkasını O'na denk ve eş tutarsa), Allah ona (bu halde öldüğü takdir­de) cenneti haram kılar." [55] "Elbette Allah müşriklerden (yani, başkasını Kendisi­ne denk ve eş tutanlardan) beridir." [56] 2. İbâdetten gayri taatte ortak koşmak. "O ikisine (yani, Adem ile Havva'ya)[57] sâlih (hilkati düzgün bir çocuk) verince, kendilerine verdiğinde O'na, /çocuklarına koydukları isim hususunda -ibâ­det sözkonusu olmaksızın- itaatte İblis'i O'na [58] or­taklar kıldılar." [59] İblîs kendisine itaat edenlere diyecek ki): "Ben sizin bundan evvel beni, şirk koşmanıza (itaatte beni Allah'a ortak koşmanıza! da küfr etmiştim". [60] 3. Amellerde şirk (ortak koşmak), riya. "Kim Rabbine kavuşmayı ümit ediyorsa, sâlih amel işlesin ve Rabbine ibâdetinde (yarattıklarından) bir kimseyi şirk koşmasın, (ibadetiyle Allah'tan başkasını irade etmesin)!" [61]


16.02.2009 tarihinden beri 5879 defa okundu. Son takip: 23.11.2024 - 08:35