Te'vîl
Te'vîl, bir şeyi meadine (dönülmesi gereken yere) döndürmek, varacağına vardırmaktır. Te'vîl "evl" maddesinden yapılmış te'fil ölçüsünde bir mastardır. Râgıb, Müfredat'ında, "evl" kelimesinin aslına dönmek anlamına geldiğini açıklamış, "te'vîl"i de bir şeyi ilmî açıdan veya fiilî açıdan kendisinden kasdolunan manaya geri götürmektir diye tarif etmiştir. Al-i İmran: 3/7 ayeti ilmî açıdan, A’raf: 7/53 ayeti de fiilî açıdan te'vili yapılır. Başka bir deyişle dirayetle ilgili olan yoruma te'vîl, rivayetle ilgili olan yoruma da tefsir denilir. [230] Te'vil, beş manada tefsir edilir: 1. Muhammed ve o'nun ümmetinin hükümranlık süresi/hükümranlıklarının nihayeti "Fitne aramak ve onun te'vîlini (Muhammed ve o'nun ümmetinin hükümranlığının nihayetini/sonunu) aramak..."[231] Şöyle ki: Yahudiler cummel hesabıyla Muhammed'in ve o'nun ümmetinin ne kadar hükümran olacağını, bu hükümranlığın ne zaman sona ereceğini ve hükümranlığın tekrar Yahudilere ne zaman döneceğini öğrenmek istediler. Bunun üzerine Yüce Allah buyurdu ki: "Halbuki onun te'vîlini Allah'tan başkası bilmez" Muhammed ve o'nun ümmetinin hükümranlığının te'vîlini, hükümranlığının ne zaman sona ereceğini Allah'tan başka kimse bilemez. Onların Kıyamete kadar hükümran olacağını ve bu hükümranlığın Yahudilere tekrar dönmeyeceğini Allah'tan başkası bilemez. [232] 2. Allah'ın Kur'ân'da, hayr ve şerden Kıyamet Günü gerçekleşeceğini va'dettiklerinin akıbeti/sonu "Onlar (Mekke kâfirleri) onun te'vîlinden (onun akıbetinden; Allah'ın Kur'ân'da Rasûlü vasıtasıyla va'dettiği hayr ve şerden) başkasını mı bekliyorlar? (ancak onun akıbetini, va'dedilen hayr ve şerri bekliyorlar). Onun te'vîlinin geleceği gün (Allah'ın Kur'ân'da va'dettiği hayr ve şerrin akıbetinin geleceği Kıyamet Günü)..." [233] "Hayır, onlar ilmini ihata edemedikleri ve henüz kendilerine gelmemiş olan bir şeyin te'vîlini (Allah'ın Kur'ân'da, âhirette vuku bulacağını va'dettiği tehditlerin akıbetini) yalanladılar."[234] 3. Rüya tabiri "Rabbin seni böylece seçecek, sana ehâdisin te'vîlini (rüyaların tabirini) öğretecek."[235] "Ve o'na ehâdisin te'vîlini (rüyaların tabirini) öğrettik." [236] "Bana ehâdisin te'vîlinden (rüyaların tabirinden) öğrettin." [237] 4. Tahkik (tahakkuk etme, vuku bulma, gerçekleşme) "Ey babacığım! İşte bu, rüyamın te'vîlidir (tahkikidir; tahakkuk etmesidir/vuku bulmasıdır)." [238] 5. Onun çeşidi!türü "Size rızıklanacağınız bir yiyecek gelecek olmasın ki, muhakkak ben onun te'vîlini (gelecek yemeğin türünü/çeşidini) size gelmeden evvel haber vermiş olmayayım." [239]
16.02.2009 tarihinden beri 2420 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 09:51