Tefsir

Tefsîr[145], "fesere" mad­desinden tef’il veznindendir. Kâmus'ta, "fesr" bir şeyi açıklamak ve örtülüyü açmaktır, denilmek­tedir. Bunun görünürdeki manası akıl ile bilinen şeylerden çok, his­sedilen/görünen şeylere, mana­lardan ziyade cisimlere ait görü­nüyor. Fakat Râgıb, Müfredât'ta "fesr"i, "aklın kabul edebileceği bir manayı ortaya çıkarmaktır" diye izah etmiştir. Bu tarif akıl ile bilinen, hissedilen şeyin karşıtı, mana, cevherin karşıtı olması itibariyle söz veya işi kapsıyorsa da ortaya konan şeyin mana olması şarttır. O halde bir sözün veya bir işin altındaki manayı anlamak ve­ya anlatmak "fesr" olabileceği gi­bi cisimden mana çıkarmak da bir "fesr" olabilir. Ancak, bir cismin örtüsünü açmağa veya onu tetkik edip tahlilini yaparak diğer bir ci­sim meydana koymaya "fesr" de­nemeyecektir. Hatta, "fesr" his için ortaya koymaktan çok akıl için ortaya koymak olacaktır. Gerçekten, "fesr dışı keşfet­mektir", "fesr manayı ortaya koy­maktır" denildiği Ebu'1-Beka kül­liyatında kayıtlıdır. Kısaca, "fesr" bir şeyi keşfetmek ve ortaya koy­maktır. "Tefsir" kelimesi de bu kökten alınmıştır. Tefsir, "fesr"in mübala­ğası yani kuvvetlisidir. İyice keşfet­mek, ortaya koymak ve izah etmek demek olur. Külliyat'ta bu kuvvet­li olma, "ortaya koyma ve keşfet­me, bir şeyi aslının lafzından daha kolay anlaşılır bir söz ile ifade et­mektir." şeklinde açıklanmıştır. Fıkıh usulünde, tefsir, kapalı yönü bulunan sözleri açıklamak diye tarif edilir ve beyan ilminin bir kısmı sayılır. Beyan ilmi, doğ­rudan doğruya açıklamak ve do­laylı açıklamak şeklinde ikiye ay­rılır. Tefsir bu beyanın içinde onun bir parçasıdır. [146]


16.02.2009 tarihinden beri 2650 defa okundu. Son takip: 18.11.2024 - 08:17