Zelul
Zelûl, alıştırılmış demektir Serkeşliği giderilerek işe alıştırılan hayvana “Dâbbetun zelulun” denilir. Bakara: 2/71’de geçen “Lâ zelulun” kelimesi tarla sürmeye alıştırılmamış demektir. Zelûl, "zili" masdarından boyun eğmek manasına mübalağa vasfıdır. Boyun eğen, kolaylıkla çekilip götürülecek şekilde kullanılmaya hazır olana ve uysal şeye "zelûl" denir. Aslolan mana, hakaret ve aşağılama değil, kolaylık, yumuşaklık, uygunluk, kısacası uysallık manasınadır. Herhangi bir şey zelil olmakla birlikte şerefli de olabilir. Nitekim alçak gönüllü olmak bir şereftir. "Zelûl" olmak, "zelil" olmayı gerektirmez. Hor ve hakir demek olan zelil, "zal"ın ötresi ile "züll" masdarından gelir. Boyun eğme ve uysallık tavrı olmakla birlikte, esas itibariyle isteğe bağlı bir davranış olan "zelül" hayvanların bir özelliğidir. Örneğin en'am denen yumuşak başlı hayvanlar zeluldur. Dilimizde bunun en açık örneği koyundur. Uysallığı ifade etmek için "koyun gibi" deriz. Koyuna "zelul"dür denilir ancak "zelil"dir denilmez. Eşek hem zelildir hem zelüldür, katır zelildir zelul değildir, çünkü inatçıdır. Taş gibi zorlukla kullanılan şeylere "zelûl" denilmez, denilirse mecaz olur. Yeryüzüne "zelûl" denilmesi benzetme yoluyladır, "zelül bir hayvan gibi" demek olur.
16.02.2009 tarihinden beri 4599 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 08:45