Velâ ta’su

"Bozgunculuk yapmayınız" Asy, aşırı bozgunculuktur. Birinci ve üçüncü bablardan bozgun çıkarmak, fesat çıkarmak mânâsında kullanılır.[55] Taberî; "Bu kelime "taşkınlık yapmayın" demek olup asıl itibar ile aşırı bozgunculuk mânâsındadır" der. Vela tec’el yedeke meğluleten ila unıkike Vela tebsutha külle'l-best:[56] Bu; cimrinin cimriliği ile müsrifin israfını temsil ve cim­ri davranmakla israf etmenin arasındaki orta yolu/iktisadı emirdir. [57] 'El'in bağlanması ve açılması cimrilik ve cömertlik ifade eden mecaz(lar)dır. [58] Zemahşeri devamında İsra: 17/29'a değinerek konuyu uzun uzadıya açıklamaya devam etmektedir. Elini boynuna bağlamış/dolamış kişi gibi cimrilik sebe­biyle infak etmede elini sıkma/eli sıkı olma. israfta da onu alabildiğine açma. [59] Allah onlara/yahudilere bolca rızık vermişti, ona isyan edip nimetlerini inkar edince, rızıklarını kıstı. Bunun üzerine, "Allah'ın eli açılmaktan alıkondu ki rızkı bizden esir­gedi," dediler [60] (Vela tec’el yedeke meğluleten ila unıkike): Bu cimriliğin en son noktasıdır. (Vela tebsutha külle'l-best): Bu (ise) israfın en son nokta­sıdır. [61] "Elini boynuna bağlı olarak asma" diye kelimesi kelime­sine tercüme edilen cümle "cimri olma" anlamına gelir. "Onu büsbütün de açıp saçma" ise "savurgan ve müsrif ol­ma" anlamına gelir. Eğer 27. ve 29. ayetler birlikte okunur­sa Kur'an'ın, insanlardan orta yolu takip etmelerini, yani ne servetin dönüşümünü ve dağılımını engelleyecek denli cimri, ne de kendi ekonomik durumlarını çökertecek den­li savurgan olmamalarını istediği anlaşılır. [62] Elini boynuna bağlamış kişi gibi elini infaktan alıkoyma, yani cimri olma. înfakta da israf sınırına dayanacak kadar (elini) geniş tutma. [63] "Elini boynuna bağlı kılma; onu büsbütün de açma" cümlesinde istiare-i temsiliyye vardır. Cimri kimse, temsili olarak, eli vermekten men olunmuş ve uzatamayacak şekil­de boynuna bağlanmış bir kimseye benzetildi. İsraf da, hiç­bir şey tutamayacak şekilde eli açmaya benzetildi. [64] Elleri boyuna bağlamanın cimrilik, onları tamamen aç­manın israf anlamına geldiği ve ayetlerde yer alan bu ifade­lerin mecazi deyimsel yönleriyle anlaşılması gerektiği ger­çeği; gerek buraya naklettiğimiz ve gerekse bu çalışmada yer vermediğimiz klasik ve çağdaş görüşlerden rahatlıkla anlaşılmaktadır. Söz konusu görüşleri yanıbaşımızdaki mevcut ve cari tefsir kitaplarının herhangi birinde bulma­mız işten bile değilken mütercimlerimizin önemli bir kıs­mının bu hakikatlerden bigâne kalması üzüntü vericidir [65] Elmalı: Hem elini bağlayıp boynuna asma (cimrilik etme), hem de onu büsbütün açıp saçma (israf etme)... [66] nin dipnotunda gerekli aydınlatıcı bilgiler verilmiştir (A. Bil­gin) Çantay: Elini boynuna bağlı olarak asma*[67] onu büsbütün de açıp saçma.[68] Bu "sahavet" i tavsiyedir. Çünkü cimrilikle israfın hadd~i i'tidali cömertliktir. "Hüccetullahi'l-Baliğa" D.İ.B.: Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz olma. Bilmen: Ve elini boynuna bağlanmış kılma ve onu büsbütün de açma. Yavuz: Elini boynuna bağlı kılma (cimri olma) ve büsbü­tün de onu israf etme .... Davudoğlu: Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme. Onu büsbütün de açıp israf etme. Ateş: El(ler)ini boynuna bağlanmış yapma, tamamen de açma... Ellerin boyna bağlanmış olması cimriliği temsil eder. Elle­rin açılması da israftan kinayedir. Yani ne öyle ellerini boynu­na bağlamış gibi cimri ol; ne malını saçıp savur. Her iki hal de insanın kınanmasına, üzüntü içine düşmesine sebep olur. Bulaç: Elini boynunda bağlanmış kılma, büsbütün de açık tutma. T.D.V. : Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Y. Öztürk: Elini bağlayıp boynuna asma. Ama onu büsbü­tün de açma. Atay: Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme ve büsbütün de açıp tutumsuz olma.... A. Öztürk: Elini boynuna bağlama (cimrilik etme), onu büsbütün de açma. Koçyiğit: Elini boynuna asıp bağlama; onu büsbütün de açıp yayma. Hizmetli: Ne cimri ol, ne saçıp savur. Varol: Elini boynuna bağlı kılma, tamamen de açıp saçma. Piriş: Elini boynuna asıp bağlama, büsbütün de açıp tutum­suz olma. Çantay, Elmalı, Yavuz, Davudoğlu, Atay, T.D.V., D.İ.B., Ateş, A. Öztürk ve Hizmetli'nin tercümeleri; bazılarının dipnotta, bazılarının ise parantez açarak açıklaması, diğer bir kısmının ise ayetin mecazi yönünü doğrudan tercüme­ye yansıtması açısından anlaşılabilir bir keyfiyettedir. Piriş; "elleri büsbütün açma"yı doğru yorumlamış, ancak ayetin önceki bölümüne dokunmamıştır. Bilmen, Koçyiğit, Bulaç, Y. Öztürk ve Varol'un tercüme­lerinde ise sadra şifa herhangi açıklayıcı bir bilgiye rastlan­mamaktadır. Bu zatlar, ayetleri, lafzi formunu aşmadan ter­cüme ederek mecazi yönünü gözardı etmişlerdir. Ancak bu tarz bir metod, tercümeleri, asl'ın verdiği açık ve net mesaj­dan uzaklaştırıp oldukça muğlak bir mecraya sürüklemiş­tir. Bu muğlaklığın nedeni, Türkçe'de "Elini boynunda bağ­lanmış olarak kılma" veya "Elini bağlayıp boynuna asma" ifadelerinin 'cimrilik' için; "Onu büsbütün de açma" ya da "Büsbütün de açık tutma" ifadelerinin ise israf için kullanıl­mıyor olmasıdır. Oysa ki Türkçe'de ayetin mesajını kavra­mamıza yardımcı olabilecek birebir ifadeler bulunmakta­dır: “Ne cimri ol ne de müsrif! “Ne eli sıkı ol ne de (fazlasıyla) eli açık! “Ne cimri ol ne de saçıp savur! (Hizmetli) vs. Örnek: Ne cimri ol ne de saçıp savur ki (so a) pişman olur, açık(ta) kalırsın.


16.02.2009 tarihinden beri 3665 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 10:34